Kısasta Hayat Vardır
Kısasta Hayat Vardır başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Kur’ân-ı Kerîm’de Allâhü Te‘âlâ: “Kısasta sizin için hayât vardır” (Bakara s. 275) buyurmaktadır. Kısas, cana kıymak, organlardaki tahribâtlar ve yaralanmalarda, aynı eşitlik ve benzerlik olması şartıyla gerekenin yapılmasıdır.
Bu Âyet’te kısâs hükümde büyük bir hayât olduğu belirtilmiştir. Çünkü İslâm’dan önce, bir kişi öldürüldüğü için kan dâvâsı güdülüyor ve öldürülen bir kişi için, büyük bir cemâat öldürülüyordu. Böylece fitne yayılıyor ve iki kabîlenin arasında bir sürü karışıklıklar oluyordu. Emniyet ve güvenden bir eser kalmıyordu.
İslâm, kısas hükmünü getirince artık hayât emniyete kavuştu. Çünkü öldürüleceğini bilen bir kimse, artık kimseyi öldürmeye yanaşmıyordu. Kâtilin öldürüldüğünü gören kimseler, böyle bir şey yapmaktan çekiniyorlardı. Böylece kısâs iki veyâ daha fazla insanın hayâtta kalmasına sebeb oluyordu. “Kısâsta hayât vardır” ifâdesi gerçekten son derece fasîh ve belîğ bir ifâdedir. Çünkü herhangi bir şeyin, kendi zıddı olan başka bir şeyin kaynağı yapılması, son derece anlamlıdır. Zîrâ birbirine zıt olan iki şeyden birinin varlığı, diğerinin yokluğunu îcâb ettirir.
Kısas, hayâtı ortadan kaldırdığı için ona zıddır. Burada ise, tıpkı bir zarf gibi ona sığınak yapılmıştır. Kısâsın hayâtı koruduğuna işâret edilmiştir. Böylece bir şeyin, kendisine zıt olan diğer bir şeye koruyucu olması, son derece ince, güzel ve ilginç bir nüktedir. Bu Âyet-i Kerîme’de, öldürmekten sakındırma da vardır. Diğer kul haklarına nisbeten, insanların ilk hesâba çekileceği şey kan hakkıdır. Zîrâ kul hakkının en büyüklerinden biri de kan, yani insan öldürmektir. Nasıl ki Allâh (c.c.)’nun kullarının üzerindeki diğer haklarına nisbetle kulu ilk hesâba çekeceği hakkın namâz olması gibi.
(İsmâîl Hakkı Bursevî Hazretleri, Rûhu’l-Beyân Tefsiri, c.2, s.293-304)