Zünnûnu Mısrî Hazretleri kendi devrinin insanları tarafından yeterince anlaşılamamış bir velîdir.
Bir gün Zunnünun yanına yarenleri geldiği zaman ağladığını gördüler, sebebini sordular buyurdu ki: “Bu gece alemi manada Fermani ilahi oldu: “Ya Zunnun! Halkı yarattım on bölük oldular, dünyayı bunlara gösterdim, 9 bölüğü dünyayı istediler. Bir bölüğü dahi on bölük oldu. Cenneti bunlara gösterdim. Dokuz bölüğü cenneti dileyerek onunla müteselli oldular. Bir bölük kaldı. Onlar dahi on bölük oldu. Cehennemi gösterdim. Dokuz bölüğü tamudan korktular, dağıldılar. Bir bölük kaldı. Bu bölük ne dünyaya ne de cennete aldırdılar ve ne tamudan korktular.”Ey kullarım! Ne dilersiniz?” fermanıma cümlesi “dileğimizi sen bilirsin” dediler.” İmdi ben hangi bölükten olayım bilmiyorum. Mahrum bölüklerden olurum korkusuyla ağlıyorum dedi.
Zunnünu Mısri (k.s.), dünyadan gittiği gece yetmiş veli gördüler ki yeşil yazı ile “Zunnünu Mısri Allâhü Teâlâ’nın dostudur ve Allâh (c.c.) aşkına can vermiştir.” yazılı. Ve gördüler ki iki cihan fahri (s.a.v.) Efendimiz peygamberlerle beraber geldi ve “Allâh (c.c.) dostu geliyor istikbâl edelim” buyurdular. Cenazesini götürürlerken hava çok sıcak idi. Kuşlar geldiler kanatlarıyla gölge yaptılar. Bu sırada ezan okunuyordu. Müezzin şehadet kelimesini söylerken cenaze parmağını çıkarıp kaldırdı. Bütün halk o anı görünce feryad ü figan eylediler. Bir çok münkirler tevbe eylediler. Kabre koydular. Kabir üzerinde nur eksik olmadı.
Hikmetli sözlerinden bazıları şöyledir:
“Kulu Halık’ına eriştiren sıdk ve halvettir. Üç nesne ihlâs nişanıdır. Birincisi medh ve zemm onun yanında beraber olur. İkincisi amellerini unutur, günahlarını anar. Üçüncüsü Allâh (c.c.)’dan gayrisini gönlünden çıkarır…”
“Kul kul olmaz, Allâh (c.c.) emrine itaat etmedikçe, şakird dahi üstadlarına itaat etmedikçe üstad olmaz.”
“Her kim korkarsa Allâh (c.c.)’a kaçsın. Her kim Allâh’a kaçarsa kurtulur.
(Feridüddin-i Attar, Tezkiretü’l-Evliya)