Ser-i Sekatî (r.h.), evliyânın büyüklerinden ve meşhûrlarındandır. Bağdat’ta doğmuş ve burada Ramazân-ı şerif ayında vefât etmiştir. Zühd ve edepte pekçok hârikulâde hâl ve hareketleri vardır. Kırk defâ yürüyerek hacca gitmiştir. Cüneyd-i Bağdadî (r.h.)’in dayısı ve hocasıdır.
Kendisine, “ Evliyânın büyüklerini ve bu yolu nasıl tanıdınız?” diye sorulduğunda şöyle anlatırdı: “Birgün dükkanıma Habib-i Acemi uğramıştı. Fakirlere verilmek üzere kendisine bazı şeyler verdim. Bana; “ Allâhü Te’âlâ sana hayır ile mükafat versin.” diye dua etti. O gün kalbim dünyaya karşı soğudu. Ertesi gün yanındaki çocuğa bir elbise verilmesinin emir buyurdular. Ben de derhal verdim. Bunun üzerine bana “Allâh Te’âlâ dünyayı kalbine sevdirmesin ve seni meşguliyetten kurtarsın.” Diye duâ etti. Bir anda insanı Allâh (c.c.)’den uzaklaştıran dünyadan kurtuldum.”
Yine birgün Cüneyd-i Bağdadi (r.h.) kendisine geldiğinde buyurdu ki: “En büyük kuvvet, nefsini yenebilmektir. Nefsini terbiye edemeyen, başkasını hiç terbiye edemez. Kendisine Allâh (c.c.)’ün sevgili kulusun denince, hoşlanan kimse nefsinin esiri olduğunu bilsin.”
Yine buyurdular ki: “Şu üç şey Allâhü Te’âlânın gazabına sebep olur. Çok oyun oynayıp, vakti boşa harcamak; insanlarla alay etmek; gıybet etmek.”
“İnsanın nefisini bilmemesi ve halkın ayıbını görmesi kadar, amelleri boşa çıkaran, kalpleri bozan, kulu en çabuk şekilde helake götüren, devamlı hüzne boğan, cezayı çabuklaştıran, riyayı sevdiren, baş olma hevesine kaptıran ve ucba götüreni görmedim.”
“Dil kalbin tercümanıdır. Yüz kalbin aynasıdır, kalpte ne varsa yüzde o peyda olur.”
“Kul dört şeyle yükselir. Bunlar: İlim, edeb, emânet ve iffettir.”
(Yeni Rehber Ansiklopedisi, Cilt 18, s. 8-10)