Zinânın zararları; ahlâkîdir, dînîdir, fizîkîdir, içtimâîdir ve âilevîdir. Zinâ, Rabbinin gazabına ve cezâsına müstehak etmesi, hattâ insan gömleğini çıkarması gibi îmânından sıyrılmasına sebeb olan bir suçtur. Zinâ fiiline devam ederek ölen, İslâm dışı bir millet üzere ölmüş olur. Zîrâ, Resûlullâh (s.a.v.): “Zinâ eden kimse, zinâ yaparken mü’min değildir” buyurmuşlardır. (Buhârî)
Zinânın sebeb olduğu ve tıbben sâbit görülen zührevî, akıntı ve daha başka hastalıkların zararlarına baktığınız zaman, şerî‘atın bunu şiddetle haram ve yasak ettiğinin hikmetini idrâk ederiz.
Zinâ suçunu işleyen, bekar ise yüz sopa vurmakla cezâlandırılması, Evli ise zânînin cezâsı da recmdir. Bu dünyâdaki cezadır. Eğer tevbe etmez ise, âhiret cezâsı daha şiddetli ve süreklidir.
Yüce Allâh, bunlara verilen cezânın mü’min bir cemaatin önünde uygulamasını, bu suçu işleyenleri daha fazla rezil etmek ve bu düşüncede olanları da caydırmak içindir.
Cenâb-ı Hakk buyuruyor ki:
“Zinâya da yaklaşmayın. Çünkü o, pek çirkindir ve kötü bir yoldur.” (İsrâ s. 32)
Cenâb-ı Hakk zinâyı Allâh’a ortak koşmaktan ve insanı öldürmekten hemen sonra saymıştır. Allâh şöyle buyurur “Onlar ki, Allâh’la beraber başka bir ilâha ibâdet etmezler; Allâh’ın haram kıldığı nefsi haksız yere öldürmezler, zinâ yapmazlar; kim de bunları yaparsa, günâhının cezâsına kavuşur; Kıyâmet gününde azâbı iki kat olur ve bu azâb içerisinde hakir olarak ebedî kalır” (Furkan s. 68-69)
Ebû Huzeyfetü’l Yemânî (r.a.)’den rivâyetle, Resûlullâh (s.a.v.) zinânın bazı zarar ve kötülüklerini şöyle beyân buyurmuşlar: “Zinâdan sakının. Onun altı çeşit belâsı vardır; üçü dünyâda ve üçü de âhirette görülür. Dünyâda olanlar: Zinâ eden kimseden heybet gider, fakir olur ve ömrü kısa olur. Âhirette ise: Allâh’ın gazabına, hesâbının fenâ ve şiddetli olmasına ve ebedî cehennemde kalmasına sebeb olur.”
(Mehmet Çağlayan, İslâm Hukuk Doktrini, 133-136.s.)