Abdullah İbn Mes’ûd (r.a.)’dan rivayetle Nebi (s.a.v.) “Bir adam üzerinde yiyeceği ve suyu bulunan bir hayvanı ile ıssız bir yerde konaklar. Orada istirahat etmek için hafif bir uyku uyumak ister ve uyur. Uyanınca hayvanını orada göremez. Her tarafta aramaya başlar, ancak bulamaz, ümit keserek kendi kendine: ‘Haydi geldiğim yere döneyim ve orada ölünceye kadar uyuyayım,’ der. Döner, ölmek için başını kolunun üzerine koyar, biraz kestirdikten sonra uyanır. Birde ne görsün, üstünde azığı ve suyuyla hayvanı başı ucunda duruyor. İşte Allah (c.c.), kulunun tevbesine, bu adamın hayvanını bulduğu zamanki sevincinden daha çok sevinir.” (Buhari)
Şeddad İbni Evs’den (r.a.) rivayetle Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İstiğfarın başı, kulun şöyle demesidir: “Allâhümme ente rabbî Iâ ilahe illâ ente. Halaktenî ve ene abdüke ve ene ala ahdike ve va’dike ve mestetâtü e’ûzü bike min şerri mâ sana’tü ebûu leke bini’metike aleyye ve ebû’u bizenbî. Feğfir lî. feinnehû lâ yeğfiru’z-zünûbe illâ ente.” (Tirmizi) “Allah’ım! Sen Rabbimsin. Senden başka İlâh yoktur. Sen beni yarattın, ben Senin kulunum. Sana verdiğim (tevhidden ibaret) söz ve va’d üzereyim, gücüm yetesiye. Yaptığım şeylerin kötülüğünden Sana sığınırım. Bana olan nimetini itiraf ediyorum. Günahımı da itiraf ediyorum. Beni bağışla; çünkü Senden başkası günahları bağışlayamaz; ancak Sen bağışlarsın. “Kim bu sözlere kesinlikle inanarak gündüz bunları söyler de o gün akşamlamadan önce ölürse, o kimse cennet ehlindendir. Kim de bu sözlere kesinlikle inanarak bunları geceleyin söylerde, sabahlamadan önce ölürse, o kimse cennet ehlindendir.”
İbni Mes’ud’dan (r.a.) yapılan rivayette demiştir ki, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim: “Esteğfirullahellezî lâ ilahe illâ huve’l-hayyu ‘l-kayyûmu ve etûbü ileyhi.” (Hayat sahibi olup her şeyi idare edip ayakta tutan, kendisinden başka hiç bir ilâh bulunmayan Allah (c.c.)’dan mağfiret dilerim.) derse savaştan kaçmış olsa bile, günahları bağışlanır.” (Tirmizi)
(İmâm-ı Nevevi, el-Ezkar,Tevbe Bölümü; Rudani, Cem’ul-Fevaid C.5 )