Sabah namazının ilk vaktinde ortalık karanlık iken, gece meleklerinin vazifesi henüz bitmemiştir. Bir mazeretten ötürü camiye gidememişsen sabah namazını o vakitte kılarsın, senin namazda okuduklarına gece melekleri şahit olurlar. Sen namazda tertil ile yavaş yavaş Kur’an okurken ortalık da yavaş yavaş aydınlanır. O zaman da gündüz melekleri vazifeye başlar ve senin namazına onlar da şahitlik yaparlar.
İnsan Sabah Namazı’na namazın ilk vaktinde başlayıp namazda Kur’an okumayı kısa tutmayıp uzun okursa, o zamana kadar karanlık azalıp aydınlık artar. Karanlık, ölüm ve yokluk, aydınlık ise hayat ve dirilik gibidir. İnsan uykudan uyanmakla ölümden hayata, yokluktan varlığa, hareketsizlikten canlılığa dönmüş oluyor.
Akıl bütün bunları Allah (c.c.)’dan başka kimsenin anlatamayacağı bir rahatlıkla anlar. Anlayınca da o kimse marifet nuruyla nurlanır. Nurlanmakla da kalbi manevî hastalıklarından kurtulur.
Birçok insanların kalbinde dünya sevgisi, hırs, hased ve kibir gibi manevî hastalıklar olur. Peygamberler ise işinin ehli doktorlar gibidirler. Hepsi de ümmetlerine bu hastalıkların şifalarını öğretmişlerdir. Peygamberlerin, sabah zikri olarak ümmetlerine öğrettiği zikirler işte o hastalıklara şifadır.
Buharî’de zikredilen bir Hadis-i Şerif’te Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
“Sizden herhangi bir kimse uyuduğu zaman, şeytan onun ensesine oturur. Uyuyunca boynuna üç düğüm atıp onu gece boyunca uyutur. O kişi uyandığı zaman Allah’ı diliyle zikreder anarsa düğümlerden biri çözülür. Abdest alırsa düğümün birisi daha çözülür. Namaz kıldığı zaman da son düğüm çözülür. Böylece bütün düğümler çözülüp içi rahat ve neşeli bir şekilde sabahlamış olur. Eğer uyandığında Allah’ı zikretmez, abdest alıp namaz kılmazsa kötü ve tembel bir vaziyette sabahlamış olur.” (Buhari)
(İmâm Gazali, Nasıl İyi Bir Kul Olunur?, s.75 )
29 Ocak, Mevlâna Takvimi