Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin “Mîrac”ını göklere yükselip “Arş”a vardığını ikrar eyleriz. Mîracı inkara kalkışıp bu husustaki âyetleri reddeden Allah’a küfretmiştir. Ayetleri doğrulayarak Beyt-i Makdis’e git­tiğim kabul ettiği halde; “Mîrac”ı (Kudüs-i şeriften iti­baren gökler âlemine yükseldiğini) inkâr edip: “Bilmi­yorum, göklere yükseldi mi yükselmedi mi?” diye te­reddüt gösteren bid’atçıdır.
Miracın hak olduğunu isbat eden delil:
“Sahibiniz (Peygamber doğru yoldan) sapmadı. Batıla da inanmadı. Kendi (re’y ü) hevâsından söyle­mez o. O, kendisine (Allah tarafından) ilkâ edile gelen bir vahiyden başkası değildir. Onu müdhiş kuvvetlere mâlik olan öğretti. (Ki o) akıl ve re’yinde kâmil (bir melek)dir. Hemen (kendi suretine girip) doğruldu O en yüksek ufukta idi. Sonra (Cebrail ona yâni Pey­gamber sallallahu aleyhi ve selleme) yaklaştı. Derken sarkdı. (Bu suretle o, Peygambere) iki yay kadar yahut daha yakın oldu da (Allah’ın) kuluna vahyettiğini ilet­ti. Onun gördüğünü kal(i) yalana çıkarmadı. Şimdi siz onun bu görüşüne karşı da kendisiyle mücadele mi edeceksiniz? Andolsun ki onu diğer bir defa da Sidretü’l-Müntehâ’nın yanında gördü o, ki Cennetü’l-Me’va onun yanındadır. O (gördüğü) zaman Sidre’yi bürüyordu onu bürümekte olan. (Peygamberin) göz (ü gördüğünden) ağmadı (onu) aşmadı da”. (En-Necm: 2-17) mealindeki ayetlerle Allah Resulünün şu hadisleridir.
İbn Mes’ûd radıyallahu anh’in rivayetine göre sallal­lahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuş:
“Göklere çıktığım gece, Allah’ın dostu İbrahim ile karşılıklı konuştuk. Ayrılacağım sırada bana şöyle dedi:
— Ya Muhammed, ümmetine benden selâm söyle ve onlara de ki: Cennet çok hoştur, hayır ve tâatlere koşun, Allah’ın rızasını isteyin.” (Sevad ü’l A’zam sh.29)