Bir kısım müslümanlar cahilliğin eseri olarak veya bazı odaklarca kasıtlı çıkarılmış fitneye kanarak «Ben sadece Kitab’a (Kur’an’a) inanırım, başka şeye inanmam» derler. Bu çok yanlış ve tehlikeli bir inançtır. Maazallah insanı küfre kadar götürür. Bazı kimseler de gafletinden ve ihanetinden «Biz ancak kitaba inanır, O’na uyarız» derler ve İslâm’ın diğer delillerini red ederler. Dünyada müslümanlar arasında bu doğrultuda bazı akımlar vardır. Müslümanların arasına İslâm’ı içinden vurmak için, İslâm düşmanları tarafından kasden sokulmuştur. Böyleleri sünnet-i seniyyeyi inkâr ederler. Hz. Peygamber (s.a.v.)’e ittiba etmezler. Bu tür cahil ve hainleri günlük yaşayışımızda her an görebiliriz. Bu tiplerin yolu kafi olarak yanlıştır, sapıklıktır, İslâmî değildir. Bunlar Kur’an’a bakarak kendi akıllarına göre hüküm çıkarırlar, başka bir deyişle ahkâm keserler.
Halbuki sünnet ümmet için kesin delildir. En güzel imtisal numunesidir. Nebiy-yi Zîşan (s.a.v.) kendi kafasından bir iş yapmaz ve yapmamıştır, söz uydurmamıştır. O vahy-i ilâhiye göre hareket etmiştir.
«Peygamber, nefsinin arzusuna uyarak söz söylemez, O’nun söylediği söz, kendisine vahyedilenden başka birşey değildir.» (Necm 3-4)