Kur’ân-ı Kerîm’de, ehl-i kitabın kâfir olduğunu bildiren âyet-i kerîmelerden bazıları şöyledir: “Ehl-i kitap ve müşriklerden olan İslâm’ı kabul etmeyen münkirler, ebedî olarak ateşe girerler. İşte onlar, halkın en şerlileridir.” (Beyyine s. 6)
“Yahudiler ve Hıristiyanlar Müslümanlara: Yahudi ya da Hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız, dediler. De ki (onlara): Bilakis biz, hanîf olarak (dosdoğru) yaşamış olan İbrâhim’in dînine uyarız. O, müşriklerden değildi.” (Bakara s. 135)
“ (Ehl-i kitap): “Yahudi ve Hıristiyanlar hariç hiç kimse cennete girmeyecek.” dediler. O iddia, onların kuruntusudur. Sen de onlara de ki: Eğer sahiden doğru söylüyorsanız delîlinizi getirin.” (Bakara s. 111)
“Yahudiler; Uzeyr, Allah’ın oğludur, dediler. Hıristiyanlar da Mesîh (Îsâ), Allah’ın oğludur, dediler. Bu, onların ağızlarında geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah (c.c.) onları kahretsin! Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar!” (Tevbe s. 30)
İmâm Müslim Sahîh’inde, Ebû Hureyre (r.a.)’den şu hadîsi rivâyet ediyor: “Muhammed’in nefsi elinde olana yemin ederim ki, Yahûdî olsun, Hıristiyan olsun, bu ümmetten beni duyup da getirdiğim Kitab’a îmân etmeden ölen kimse mutlaka cehennemlik olur.” (Müslim)
Ehl-i kitabın Müslüman olması, yalnızca kelime-i şahâdet getirmekle gerçekleşmez; bilakis, bununla beraber İslâm’ın sembol ve şiârı olan bazı amelleri (cemaatle namâz, ezan gibi) işlemeleri gerekir. Çünkü bunlar, İslâm dînine mahsus özelliklerdir. Ayrıca da eski dinlerinden (Yahûdîlik, Hıristiyanlık) vazgeçtiklerini ilan etmeleri gerekir.
(Misvak Neşriyat, Hakk Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar s.84-85)