Resûl-i Ekrem (s.a.v.) buyurdu ki: “Kıyâmet günü hulûl ettiğinde bir dellâl: “Her ümmet neye ve kime tapıyor idiyse peşine düşsün!” diye i‘lân edecek. Bunun üzerine Allâh’tan başka şeylere ve putlara, heykellere tapa-gelen ne kadar müşrik varsa Cehennem’e dökülecekler. Ehl-i kitâb bakıyyelerinden başka kimse kalmayınca Yahudîler’den geri kalanlar çağrılacak ve onlara: Siz, kime ibâdet ederdiniz? diye sorulacak. Onlar: Allâh’ın oğlu Uzeyr’e, diye cevâb verecekler. Bunun üzerine onlara: Yalan söylüyorsunuz. Allâh hiçbir eş ve oğul edinmedi, denilecek. Şimdi siz ne istersiniz? diye sorulacak. Onlar da: Ey Rabbimiz, çok susadık; bize su ihsân et diyecekler. Bunun üzerine onlara: Haydi suya geliniz, diye işâret olunacak. Ve Cehennem’e doğru sevk olunacaklar. Cehennem onlara se-râb gibi görülecek. (Su sanarak) biribirlerini çiğneyerek Cehennem’e düşecekler. Sonra Hıristiyanlar çağrılacaklar. Onlara da: Siz kime kulluk ederdiniz? diye sorulacak. Onlar da: Allâh’ın oğlu Mesîh (Îsâ’ya) diyecekler. Onlara da: Yalan söylüyorsunuz. Allâh ne eş, ne oğul edinmedi, denilecek ve dilekleri sorulacak. Onlar da yahudîler gibi Cehennem’e sevk olunacaklar. Artık ortada sâlih veyâ fâsık olarak Allâh’a ibâdet ve ubûdiyyet eden müzmin muvahhidlerden başka kimse kalmayınca âlemlerin Rabbi onlara (mahlûkattan hiçbir şeye benzememek düs-tûriyle) bildikleri en yakın bir sıfatta tecellî edecek ve Allâhü Te‘âlâ tarafından bu muvahhidlere:
– Ya siz ne bekliyorsunuz? (Görüyorsunuz ya) her ümmet ibâdet ettiği şeyin ardına düşüyor, buyuracak. Onlar da:
– Ey Rabbimiz biz dünyâda bu şirk ve küfür sâhiblerinden kendilerine en çok muhtaç olmaklığımıza rağmen (dünyâda) ayrı yaşadık. (Senin rızân için) bunlarla görüşmedik. (Şimdi onlara uyar mıyız?) Biz şimdi kendisine kulluk edegeldiğimiz Rab-bimiz(in kerem ve inâyetin)i bekliyoruz, diyecekler. Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk iki, yâhud üç defa:
– Ben sizin Rabbinizim, buyuracak. Onlar her defasında:
– Allâh’a hiç bir şeyi şerîk etmeyiz, diyecekler.”
(Sahîh-i Buhâri, 1692 no’lu Ru’yet Hadîsi)