Osmanlılar zamanında onsekizinci asırda yetişen, hekim, hat­tât ve astronomi âlimlerindendir. Kambur Vesîm Efendi ve Derviş Abbâs Tabîb isimleriyle de bilinen Abbâs Vesîm Efendi, onyedinci yüzyılın sonlarında doğdu. 1760 (H. 1174) senesinde İstanbul’da vefât etti.
Bursalı Tabîb-i Sultanî Alî Efendi ile babası Ömer Şifâî Efendi­den tıp, Yanyalı Es‘ad Efendi’den hikmet ve Farsça, Ahmed Mıs-rî’den astronomi ve astroloji, Kâtibzâde Mehmed Refî Efendi’den tıp ve ta‘lik yazı, ayrıca Lâtince ve Fransızca öğrendi. Bâzı İtal­yanca tıp metinlerini Türkçeye tercüme ettirerek, Avrupa’daki ge­lişmeleri ta‘kîb etti. Bir ara tahsîl maksadıyla Hicaz, Şam ve Mı­sır’a gitti. Bir çok ilmî araştırmalarda bulunup tıb alanındaki bilgi­sini geliştirdi. İstanbul’a dönüşünde Sultân Selîm Camii civârında eczâhâne ve muâyenehâne açtı. İstanbul’da kırk sene müddetle doktorluk yapıp, hem insanlara hizmet etti, hem de tıb alanındaki bilgisini arttırdı. Aynı zamanda tasavvufa yönelip Nakşibendiyye yolu büyüklerinden Mehmed Emîn Tokadî hazretlerinden tasavvuf bilgilerini öğrendi ve tatbîk etti. Abbâs Vesîm Efendinin şahsî tec­rübeleri ve verem hakkında en son keşiflere yakın araştırma ve in­celemeleri vardır.
Deontolojinin (tıp târihi ve tıp ahlâkı) gelişmesine ve uygulama şekline yön verdi. Eski tabîblerin eserlerinden ve kendi hocaların­dan öğrendiği bilgilerle, İstanbul’a gelen bâzı batılı tabîblerin eser­lerinden istifâde ederek Düstûrül’-Vesîm fî Tıbbil-Cedîd vel-Kadîm adlı eserini yazdı. Doğu ve batı tıbbını karşılaştıran ve mükemmel bir külliyât olan bu eser tıb târihimiz bakımından önemlidir. İki cild ve 2083 sayfadan ibâret olan bu eserin birinci bölümünde baştan sona kadar organ hastalıkları, ikinci bölümünde kadın ve çocuk hastalıkları, üçüncü bölümünde şişler ve ülserler, dördüncü bölü­münde basit ve bileşik ilâçlar anlatılmaktadır.
Abbâs Vesîm Efendinin ikinci önemli eseri Uluğ Bey Zîci’nin Türkçe şerhi olan Nehcül-Bülûğ fi Şerh-i Zîc-i Uluğ’dur. Açık Türk­çe ile yazılmış olan bu eser, bütün tatbikata ait misalleri, İstanbul arz (enlem) ve tülüne (boylam) göre tertib etmiştir. Eski Türk tak­vimini incelemiş ve metinde olmayan İbranî ve Rûmî takvimlerini ilâve etmiştir.
(Rehber Ansiklopedisi, 1.c, 14-15.s.)