Endülüs’ün büyük doktorlarındandır. Veba hastalığı ve bulaşıcılığı hakkında, Yersin ve Kitasato tarafından 1894 tarihinde mikrobu keşfedilmeden önce eser veren, bu konudaki izahlarıyla dikkatleri üzerine çeken büyük bir müslüman hekimdir.
Aynı zamanda vezir ve şair olan İbn-i Hatip, Gırnata’ya yerleşen Hatip Oğulları ailesindendir.
Tarihle ilgili “Gırnata Tarihi” eserinin yanında daha çok vebayla ilgili eseriyle şöhret buldu. İbn-i Hatip bu eserinde, vebayı günümüzün modern anlayışı içerisinde gayet güzel izah etmektedir.
İbn-i Hatip, “El-Mukni’ü’s Sail ani’l Maradı’l Hail = Vebayı Soranı İkna Eden Kitap” adındaki bu eserinde, kara ölüm diye nitelendirilen, Avrupa’yı kasıp kavuran, çaresiz ve devasız bırakan veba salgınına mantıkî bir izah kazandırıyordu. O devre kadar özellikle Avrupa’da hastalık fert fert doğar, bulaşma söz konusu değildir şeklinde bir kanaat vardı. Bu yanlışa İbn-i Hatip bütün bütün karşı çıkıyor, şahsî deney ve tecrübeleri, âyet ve hadislerin ışığı altında modern bir anlayış içinde açıklık getiriyordu.
İbn-i Hatip, vebanın kesinlikle bulaşma yoluyla yayıldığını anlatıyordu:
İbn-i Hatip, veba hakkındaki bu cesurca açıklamalarını ileri sürerken, hiç şüphesiz âyet ve hadislerden ilham alıyordu. “Kendi kendinizi tehlikeye atmayınız.” (Bakara s. 195) “Bir yerde taun (veba) çıktığı zaman oraya girmeyin. Eğer hastalık çıkan yerde iseniz, oradan da çıkmayınız” (Hadîs-i şerîf) gibi dini rehberleri vardı. Hz. Ömer (r.a.) Şam’da veba salgınının çıktığını öğrendiği zaman oraya girmemiş, askerlerinin halkla görüşmelerini engellemişti. Ta o zamanlar günümüzde geliştirilen karantina usulü böylesine tatbik edilmişti. İşte İbn-i Hatip’in önünde izahlarını dayandırdığı böylesine sağlam deliller vardı. Sonra gözlem ve deneyleriyle de aynı neticeye varmış, hiçbir kimsenin cesaret edemediği bir dönemde cesurca izahlarda bulunmuştu.
İbn-i Hatip’in bu kıymetli eseri 1863 yılında M.J. Müller tarafından tercüme edilmiş ve neşredilmiştir.
(İslam ve İlim, 35.s.)