Sana dünyalığın kötü yönlerini sevdirmek isteyenlerle oturma. Onun kötülüklerinden kim sakındırıyorsa onu bul. Her şeyin parçası kendi aslını arar. Seven sevgilisini arar. Tâ onu buluncaya kadar aramaya devam eder. Allâh (c.c.) için sevişenler, O’nun uğruna sevgi gösterisi yaparlar. Bundan sonradır ki, Allâh (c.c.) onları sever. Birinin sevgisini öbürüne kenetler. Kuvvetlerini bu sevgi ile verir.
Allâh Te’âlâ’dan bu yardımı aldıktan sonra kulları O’na çağırırlar. Bu uğurda birbirlerine yardımcı olurlar. Kulları kötü şeylere çağırmazlar. İmana, tevhide çağırırlar.
Acıma duygusu ile kulların elinden tutar, hak yola apanırlar. O yüce kapıya kadar getirir, durdururlar. Ondan ötesi kulun elinde değildir. Ev sahibi dilerse içeri alır.
Hizmet edene hizmet edilir. İyilik yapan iyilik bulur. Verene verilir. Bugün yaptığın işler, ateşe götürecek şeyler olursa, yarın gideceğin yer orasıdır. Nasıl olursanız idareciniz ona göre olur. Karşınıza çıkan işler, hep yaptığınızın karşılığıdır. Cennete girecekler gibi iş tutmadıktan sonra, nasıl oraya girmeyi istersin?
Dünyada hakikî kalp sahipleri tanınır. Onlar kalbe önem verirler. Dış duygular onlara göre sonradan gelir. Kalbi bırakıp yalnız kalıpla olmazlar. Bunu yetersiz görürler. Kalbin haberi olmadan tutulan iş neye yarar? Riyakâr, dışından amel eder. İhlâs sahibi, kalbini hak yola koyar. Allâh (c.c.) için iş tutan, önce kalbini, sonra dış varlığını yola getirir. İman sahibi, yaptığı iyi işlerle diridir. İçi bozuk adamı yaptığı işler perişan eder, öldürür. İman sahibi, yalnız Allâh (c.c.) için iş yapar; dirilir. İçinde bozukluk besleyen, halkı görür, onlara göre amel eder, kalbini öldürür.
Allâh (c.c.)’ım, bu kötü hâllerden sana sığınırız. Bizi o kötü insanlardan kurtar. Yarın öbür âleme geçtiğimiz zaman, yine bizi onların arasına katılmaktan koru. Âmin!
(Abdulkadir-i Geylani (k.s.), İlâhî Armağan, s.120-121)