Hazret-i Üsâme bin Zeyd bin Hâriset’ül-Kelbî (Radıyallahu anh) Ümm-i Eymen (Radıyallahu anh)â’nın oğludur.
Üsâme (Radıyallahu anh)’i Rasûlullah (Sallallahu Teâlâ aleyhi ve sellem) Efendimiz pek severler idi. Hadîs-i şerîf’de:
“Üsâme en sevdiğim insandır” buyurmuşlardır. Nezd-i Rasûlullah’da Üsâme’nin rif’at-i menziline mebnî Ashâb arasında Hazret-i Rasûlullah’ın mahbûbu diye vasıflanıb yâd olunur.
Hazret-i Ömer (Radıyallahu anh) oğlu Abdullah’a iki bin i’tâ buyurmuş olduğu halde Üsâme (Radıyallahu anh)’e beş bin i’taa buyurduğunda: Abdullah ibn-i Ömer itiraz ederek;
“Hazret-i Rasûlullah ile şu kadar gazâda berâber bulunmuş iken Üsâme’yi bana tercîh etdiniz!” demesi üzerine Hazret-i Ömer (Radıyallahu anh):
“Üsâme Hazret-i Rasûlullah’a senden ve pederi Zeyd dahî senin pederinden daha sevgilidir!” diye tevâzuan buyurmuşlardır.
Buhârî’de mezkûrdur ki: Hazret-i Seyyid’ül-Enâm Aleyhissalâtü ve’s-selâm Efendimiz Hazret-i Hasan ve Üsâme’yi berâber alarak birini bir dizlerine ve diğerini öbür dizlerine oturtarak:
“Yâ Rabb! Sen bunlardan râzî ol zîrâ ben bunları seviyorum” buyururlardı.
Hacc-ı Vedâ’da Arafat’dan Müzdelife’ye inerler iken, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Kusvâ nam develerine binerek Hazret-i Üsâme’yi terkesine almışlar idi.
Hicretin on birinci senesinde Belka cihetine techiz buyurdukları asker üzerine Hazret-i Üsâme (Radıyallahu anh)’i serdâr etmişlerdi idi ki Şeyhayn-ı Mükerremeyn ya’ni Hazret-i Ebû Bekir ve Ömer (Radıyallahu anhümâ) ve Hazret-i Sa’d ve Ebû Ubeyde (Radıyallahu anhümâ)’da o askerin içinde maiyyetinde bulunmuşlar idi. Ol vakitde Üsâme (Radıyallahu anh) daha on sekiz yaşında bir genç idi.
Kendileri levni siyah ve yassı burunlu idi. Hicretin elli sekiz (58) târihinde Medîne-i Münevvere kurbünde Cüraf nam mahalde vefât etmişlerdir.
(Hz. Mahmûd Sâmî Ramazânoğlu (K.S.),
Ashâb-ı Kirâm (R.A.), S. 366-367)