Ümmü Süleym (r.anhâ) Enes bin Mâlik’in (r.a.) annesi ve Hz. Ebû Talha (r.a.)’in hanımıdır.
Hz. Ümmü Süleym (r.anhâ)’nın oğlu ağır hastalanıp babası Ebû Talha’nın evde bulunmadığı bir sırada ölmüştü. Ümmü Süleym (r.anhâ), onu yıkayıp kefenledi ve evin bir köşesine koydu. Buhurlayıp üzerini örttü. Ev halkına da: “Ebû Talha’ya oğlunun öldüğünü, ben söylemedikçe, hiç biriniz söylemeyiniz!” diye tenbîh etti. Akşam olunca, Ebû Talha (r.a.) eve geldi. “Çocuk nasıldır?” diye sordu. Ümmü Süleym (r.anhâ)’da: “Çocuğun ızdırabı dîndi. Rahatladığını sanıyorum!” dedi. Hz. Ebû Talha, O’nun sözünden, çocuğun gerçekten iyileştiğini sandı. Ümmü Süleym (r.anhâ) akşam yemeğini hazırladı. Kocası oruçluydu. Ona yemeğini yedirdi, içirdi. O güne kadar hiç yapmadığı şekilde özenerek süslendi. Ona karşı neşeli görünmeye çalıştı. Sonra yattılar. Gecenin sonuna doğru Ebû Talha (r.a.) mescide çıkmak isteyince, Hz. Ümmü Süleym! “Ey Ebû Talha! Şu komşumuzun yaptığına baksana” dedi. O da: “Ne oldu?” diye sorunca: “Benden emanet bir şey aldılar. Onu geri aldım diye ağlamaya başladılar.” dedi. Hz. Ebû Talha: “Hiç öyle şey olur mu?” deyince, hanımı: “İşte, Allâhü Te‘âlâ bize verdiği emanetini geri aldı.” diyerek çocuğun öldüğünü kendisine bildirdi. O da bunun üzerine “İnnâlillâhi ve innâ ileyhi râciûn” dedi. Sonra sabah namazını kılmak için mescide gitti. Namazdan sonra çocuğunun öldüğünü ve hanımı ile arasında geçen durumu Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’e haber verince her ikisi için de: “Cenâb-ı Hakk, bu gecenizi hakkınızda mübârek eylesin!” diye duâ etti. O gece, Ümmü Süleym (r.anhâ) oğlu Abdullâh’a hamile kalmıştı. Bu çocuk, Ümmü Süleym’in, Resûlullâh (s.a.v.) ile beraber katıldığı bir harpte dünyâya gelmiş, Peygamberimiz (s.a.v.) ona Abdullâh ismini koyup, hakkında hayır duâ etmişti. Bu duânın bereketiyle Abdullâh bin Talha’nın yedi veya dokuz oğlu olmuştu ki, hepsi de Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyip, hâfız olmuşlardı.
(İslam Âlimleri Ansiklopedisi, c.2 s.578)