Allâh (c.c.) Resûlullâh (s.a.v.) hakkında şöyle buyurmuştur: “Allâh (c.c.)’dan gelen bir râhmet sayesindedir ki, sen onlara yumuşak davrandın.” (Al-i İmran s. 159) Semerkandî (rh.a) der ki: Allâh (c.c.), Resûlü (s.a.v.)’e karşı bulunduğu bu ihsânı bizzat O (s.a.v.)’e hatırlatmıştır. O (c.c.), Resûlü (s.a.v.)’i Mü’minlere son derece merhametli ve şefkâtli olarak gönderdi. Daha doğrusu bu sıfatta onu yarattı. Eğer O (s.a.v.), sert ve kaba tînetli olsaydı etrafından dağılıp gideceklerdi, yanında hiç kimse kalmayacaktı. Lâkin Allâh (c.c.) O (s.a.v.)’i, tatlı dilli, hoş huylu ve son derece lûtufkâr olarak yarattı. (Dahhak)
Allâh (c.c.) Ümmet-i Muhammed (s.a.v.) hakkında şöyle buyurmuştur: “Böylece sizi vasat (orta) bir ümmet yapmışızdır, insanlara karşı, hakîkatin şahitleri olasınız, bu Peygamber de sizin üzerinize tam bir şahit olsun diye.” (Bakara s. 143) Ebu’l-Hasan el-Kâbisî (rh.a) der ki: “Allâh (c.c.) hem peygamberin üstünlüğünü, hem de ümmetinin değerini bu âyette bütün insanlığa duyurmuştur.”
Bu hususta başka bir âyet ise şöyledir: “Her Ümmetten (leh ve aleyhlerine) birer şahit, onların üzerine de (Habibim) seni bir şahit olarak getirdiğimiz zaman (Yahudilerin, kâfirlerin, münafıkların halleri) nice olur?” (Nisa s. 41)
Bir önceki âyette Cenâb-ı Hâkk’ın “vesat’en” kavli adaletli ve hayırlı ümmet demektir. Buna göre âyetin mânâsı şöyle olur: “Sizi hidâyete kavuşturduk ve hayırlı, adaletli kıldık ki; diğer peygamberlere karşı ümmeti namına şahit olasınız. Peygamber de sizin doğruluğunuza şahit olsun.” “Denildi ki; Allah (c.c.) peygamberlere “Tebliğ ettiniz mi?” diye sorduğunda “Evet” diyecekler, fakat ümmetleri: “Bize ne bir müjdeci ve ne de bir korkutucu gelmiştir.” deyip inkâra kalkışacaklar. Bunun üzerine Ümmet-i Muhammed (s.a.v.) o peygamberlerin doğru söylediklerine dair şahit olacaklar, bizim Peygamberimiz de ümmetinin bu şahadetini onaylayacak.
(Kadı İyaz, Şifa-i Şerif, s.35)