Türklerin İslam Medeniyetindeki Rolü

Türkistan’ın, tarihi ve coğrafi şartları icâbı, İslâm medeniyetine verdiği rûh ve hamle ile yaptığı büyük hizmetler bugün artık ilim dünyasının da malûmu ve malı olmuştur. Bu ilim ve medeniyet hamleleri cereyan ederken Türkler, Abbasiler zamanında, Hilâfet ordusunu vücûde getirmekle de zamanla askeri ve siyasî hâkimiyetin de sâhibi olmuş ve İslâm dünyasının kaderi kendilerine intikâl etmiştir. Bununla beraber Türkler’in İslâm dünyası ve medeniyeti üzerindeki hayatî rolleri Selçukluların İslâm âlemine hâkim olmaları ile başlar ve devrimize kadar takriben 1000 yıl sürer; bu rol, birinci devre nisbetle, şüphesiz, çok daha geniş ve büyük bir mahiyet alır. Bu da iki büyük hâdise ile mümkün olmuştur.
Bunlardan birincisi Mâverâünnehir (dar mânasıyla Türkistan) dışında büyük göçebe kitleleri, hususiyle Hun ve Göktürkler gibi garp Türklerinin de esasını teşkil eden Oğuzların (Türkmen) İslâmiyeti toptan kabul etmeleri ve kendi ruhlarına uygun bularak onu millî bir din yapmalarıdır. İkincisi de, bu İslâmlaşma hâdisesi ile paralel olarak, Büyük Türk göçünün başlaması, Yakın-Şark’ın ve hususiyle Anadolu’nun Türkleşmesidir.
(Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.1-2)