Teyemmüm, su bulamayan veya suyu kullanmaya gücü yetmeyen kimsenin, toprağa veya yer cinsinden birşeye (parlak taş bile olsa) ellerini vurarak yüzünü meshetmesi, sonra tekrar ellerini vurup kollarını meshetmesinden ibarettir. Nitekim İmran bin Husayn (Radiyallahu Anh) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber bir seferde idik. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) insanlara namaz kıldırdı. Namazdan yüzünü dönünce baktı ki bir şahıs, bir kenara çekilmiş cemaatla namaz kılmamış. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona:
−‘Ya fulan! Cemaatle beraber namaz kılmana mani olan şey nedir?’ dedi.
O şahıs:
−Bana cünüplük isabet etti, su da yok! dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Temiz ve pak toprakla teyemmüm et bu sana kifayet eder’ buyurdu.”(Buhari)
Üzerine teyemmüm edilecek şeyin yer cinsinden olup olmadığı şöyle ayrılır. Ateşte yanarak kül olan ağaç gibi yahut demir, pirinç, altın, cam ve benzerleri gibi ateşte eriyebilen şeyler yer cinsinden değildir.  Su oranı az olan çamura teyemmüm etmek caiz olsa da vakit geçeceğinden korkmadıkça bununla teyemmüm etmemelidir. Teyemmüm Sünnetleri ise şöyle özetlenmiştir: Besmele çek, elini toprağa vur ve parmaklarını arala, birbirine vurarak silk, tertibe riayet et, ellerini ileri geri sürt. Suyu kullandığı takdirde soğuktan helâk olması söz konusu olan kişi teyemmüm edebilir. Cam, demir vs gibi bir cismin üzerindeki tozla teyemmüm caizdir. Bir kimse cünüplük için teyemmüm eder de sonra abdest bozulursa bu durum sadece abdestiz olur; cünüp olmaz. Bir kimse araştırıp su bulamayıp teyemmüm eder, namazını kılar, daha sonra su bulursa namazını yeniden kılması gerekmez. Fakat abdest üzerine abdest nur üzerine nurdur. Ancak gusül üzerine gusül veya teyemmüm üzerine teyemmüm abes ile iştigâl olur.
(İbni Abidin, Reddül Muhtar, c.1, s.85-369)