(Abdestte yüzü yıkarken) Kulak ile sakalbaşı arasında kalan yeride yıkamak farzdır. Abdest almış kimse, tırnak kesse veya traş olsa tekrar yıkaması ve saçını mesh etmesi gerekmez.
Abdest alırken suyu yetişmeyen kimsenin, bir uzvundan (aldığı ıslaklık ile) diğer uzvunu ıslatması caiz değidir. Yalnız kuru kalan yerin aynı uzvun suyuyla (ovalayarak) ıslatılması caizdir.
Gusülde (ise bütün vücut tek bir uzuv olarak kabul edildiğinden) bir yerin suyuyla diğer yerleri ıslatmak caizdir. Ancak, kuru yerin ıslanması için getirilen suyun kuru yerde akması gerekir.
Uykudan uyanan kişinin, abdest alacağında elini 3 kere yıkaması sünnettir. Abdest esnasında kaşın ve bıyığın altına suyu ulaştırmak sünnettir. Abdeste ayak yıkarken sünnet olan, yıkamaya sağ ayağın serçe parmağından başlayıp, sol ayağın serçe parmağında bitirmektir. Abdestte niyet sünnettir. Niyet almanın (son) vakti, yüzün yıkandığı zamandır.
Yüzü yıkarken nefesi suya üflemek mekruhtur, ağzını ve dudağını fazlaca yummak (ise dudağın kuru kalmasına neden olabileceğinden) doğru değildir.
Hasta kimseye eşi, oğlu ve kardeşi abdest aldırır. Ancak istinca (için avret) yerine elleyemez o kişiden istinca sakıt olur (düşer).
Kuran-ı Kerim yazılı bir (kağıt ile helaya girmek caiz değildir, ancak kapali bir) zarf  benzeri bir şeyin içinde bulunursa (zaruret durumunda) helaya girilmesi caizdir. Helada konuşulmamalıdır. Selâm alınmamalıdır, aksıran kişi içinden hamd edilebilir.
Helâda, avret yerine, çıkana, sağ sola bakmamalı , tükürmemeli, (mümkün olduğu kadar) öksürmemeli ve helâda az durmalıdır.
(İbrahim Halebi, Halebi-i Sağir)