Peygamberimiz (s.a.v.)’in en fazla önem verdikleri şeylerden biri de temizliktir. Bir gün üstü başı kirli bir adam görmüş, «üstünü ba­şını yıkayamıyor musun?» demişlerdir. Bir de­fa da adamın biri huzurlarına pek perişan bir kıyafetle girmiş, Peygamberimiz (s.a.v.) ona: «Geçinmek için hiç bir vasıtan yok mu?» demişler. «Var!» cevabını alınca; «Mademki Allah’ın nimetlerine nail olmuşsun; o halde nimetin eseri üzerinde görülsün.» buyurmuşlardır. (Ebû-Dâvud)

Peygamberimiz (s.a.v.)’in umûmî meclis­lerinde kâfur veya başka tütsüler yakılır, bu suretle de Cemaatın istirahatına dikkat edilir­di. Cuma günleri mescide güzel koku saçılma­sını emrederdi. Sıcak bir günde iş sahipleri ve işçiler iş elbiseleriyle cemate gelmişler, mescid de küçük olduğu için hava değişmiş ve kok­muştu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.v.): «Yıkanarak gelmiş olsaydınız daha iyi olurdu.» buyurmuşlardı. Ondan sonra da Cuma günle­ri yıkanmak sünnet olmuştur.

Peygamberimiz (s.a.v.), fena koku veren yiyeceklerin kokusundan pek hoşlanmazlardı. Onun için de bu gibi şeyleri yiyen şahısların kokulu halleriyle camiye gelmemelerini ve herkese karışmamalarını isterlerdi.