Kur’ân-ı Kerîm’de beyan edildiği üzere nefis altı kısımdır:1.Nefsi Emmare (Sûre-i Yusuf), 2.Nefsi Levvame (Sûre-i Kıyâme), 3.Nefsi Mülhime (Vâv-ı kasemlerle Sûre-i Şems), 4.Nefsi Mutmainne (Sûre-i El Fecr), 5. Nefsi radiye (Sûre-i El Fecr) 6.Nefsi Mardiye (Sûre-i El Fecr)
Nefsin ilk üç sınıfı hitab-ı İlâhi’ye lâyık görülmemiştir. Ancak nefsi mutmainne, radiye ve mardiye makamları hitab-ı İlâhî’ye lâyık görülerek methedilmişlerdir. O halde nefsimiz terbiye edilmeli ve derecesini artırmalı ve hitab-ı ilahi’yeye layık olanlardan olmaya çalışmalıyız nitekim nefsin derecesini artırmada bize yardımcı olacak amellerden biri teheccüd namazıdır.
Peygamber (s.a.v) Efendimiz; “Ümmetimin en şereflisi Kur’ân’nın ahkâmı celilesiyle âmil ve okumaya durmadan çalışan hafızlar ile (teheccüd namazı ve zikir için) gecelerini ihyâ edenlerdir.” (câmiüs sağır) “Farz olan namazlardan sonra; namazların en fazîletlisi, geceleri kılınan teheccüd namazıdır.” (câmiüs sağır) buyurmuşlardır.
Geceleri teheccüde kalkmak müekked sünnettir. Nasıl ki öğle namazının ilk sünneti için cemaate geç gelen kişi eğer cemaat farza durmuş ise cemaate uyup farzı kılacak ve sonradan ilk sünneti terketmeyip, hemen farzdan sonra kılacaksa, geceleri teheccüde kalkmak da bu şekilde terki mümkün olmayan müekked sünnettir. Her Mümin devamla mükelleftir. Hz. Aişe (r.a) şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Gece namazını terketme. Çünkü Resûlullah (s.a.v) onu terketmezdi. Hasta ve yorgun olduğu zaman oturarak kılardı” (Ebû Davûd, Salatu`t-Tatavvu`, 18)
Yine başka bir hadis-i şerifte Peygamber (s.a.v.) Efendimiz “Kim geceleyin uyanır ve karısını da uyandırarak beraberce iki rekat namaz kılarlarsa, Allah`ı çok zikreden erkek ve kadınlardan yazılırlar.” (Ebû Davûd, Vitr, 13). Allah`ı çok zikreden erkek ve kadınlar ise Allah`ın mağfiret ve mükâfatına nail olacaklardır.Kur’ân-ı Kerimde onlar hakkında “Allah`ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar, işte Allah bunlar için bağış ve büyük mükâfat hazırlamıştır” (Ahzâb s. 33/35) buyurulmuştur.
(Ömer Muhammed Öztürk, Sohbetler, s.217-220)