Allâhü Te’âlâ gece kalkıp, ibâdet edenleri Kur’ân-ı Kerîm’de, İsrâ sûresi yetmişdokuz, Zâriyât sûresi onyedi, Zümer sûresi dokuz, Fürkan sûresi altmışdördüncü ve daha birçok âyetlerde övüyor. Makam-ı Mahmûd’dan pay almanın teheccüd namazı ile olacağını bildiriyor.
Bir hadîs-i şerîfte: «Allâhü Te’âlâ kıyamet günü, öncekileri ve sonrakileri bir araya topladığında bir ses: Gece karanlığında sıcak yataklarından kalkıp, Allâhü Teâla’nın azabından korkarak ve rahmetini umarak duâ edenler, yalvaranlar kalksınlar der. Onlar da kalkarlar. Sayıları azdır. Sonra aynı ses: Alışverişleri kendilerini Allâhü Te’âlâ’yı hatırlamaktan, namaz kılmaktan alıkoymıyanlar kalksınlar der. Onlar da kalkarlar. Onların da sayılan azdır. Aynı ses: Allâhü Te’âlâ’ya sevinç ve üzüntü zamanlarında hamd edenler kalksınlar der. Onlar da kalkar. Onların da sayıları azdır. Bunlardan sonra diğer insanlar hesaba çağırılırlar», buyuruldu. Bir hadîs-i şerîfte: «Siz seher yemeğiyle gündüz oruç tutmağa, kaylule ile [gün ortasında bir parça uyumakla] gece ibâdet etmeğe yardım ediniz. Çünkü uyuyanlar, kıyamette müflis olarak gelir. Bütün gece uyuyanın kulağına şeytan bevletmiştir» buyuruldu. Peygamber efendimiz (s.a.v.) bir âyet-i kerîmeyi sabah oluncaya kadar tekrar ederdi.
Hazret-i Aişe (r.a.) anlatır: Resûlullâh bir gece uyumuştu. Sonra uyanıp, «Ey Aişe, müsâade edersen, bu gece Rabbime ibâdetle meşgul olayım» buyurdu. Yâ Resûlullâh, Allâhü Te’âlâ’ya yemîn ederim ki, sana yakın olmak isterim. Fakat senin meyi ve arzunu tercîh ederim dedim. Sonra kalktı. Kur’ân-ı Kerîm okur ve ağlardı. Hattâ gözyaşı ile iki dizi ıslanmıştı. Sonra oturarak okudu. Üstündeki elbiseleri ıslanmıştı. Sonra yatıp okur ve ağlardı. Mübarek gözlerinden akan yaş, bedenine temas eden yeri ıslatmıştı.
(Abdulkadir Geylani (k.s.), Gunyetut-Talıbin, s.381-385)