Cenâb-ı Hakk (c.c.), Kur’ân-ı Kerîm’de:
“Allah indinde en kerîminiz yasaklardan en ziyade çekinen kimsenizdir.”
“Azıkların en iyisi günahlardan çekinmektir,” buyurmuştur.
Kuşeyrî diyor ki:
Takvanın aslı evvela şirkten sakınmak sonra is­yan ve günahlardan daha sonra da şüpheli şeyler­den sakınmaktır.
Hz. Enes (r.a.)’in rivayet ettiği şu hadîs-i şerifin mânâsı da budur:
— “Yâ Nebiyallah! Muhammed (s.a.v.)’in en ya­kını kimdir?” dediler. O (s.a.v.) da:
“Her muttakîdir. Ben her muttakînin ceddi­yim,” buyurdu.
Bu güzel huyun ortadan kalkması hâlinde in­sanlara savlet edecek fecaatin derecesini öğrenmek isteyenler gitsinler de fuhuşlar, sefâhatlar, şenaâtler arkasında koşan sefihlerin, sefillerin irtikâb ettikleri rezaletlere baksınlar! Görecekler ki manzaraların dehşeti bu hususta bir fikir edinme­leri için kâfidir.
Kanun bu fenalıkların sadece görünen, bilinen suçlarını cezalandırır. Bizzat iyiliğe teşvik, tergib etmez.
Halbuki İslâm fazileti, bizzat görünen, görün­meyen, bilinen, bilinmeyen fenalıklardan, suçlar­dan men’eder, vukuundan evvel onlara tehdîd ve tebşir yapar. İyiliğe teşvik eder, doğru yolu göste­rir.
(Hz. R. M. Sâmi (k.s.), Musâhabe, C.2, S. 127)