Bazı âlimler Sünnet, Kur’ân’ın şerhidir yani açıklayıcısıdır, dediler. İmâm-ı Şâfîi ve Beyhâkî Tavus (r.a.) yolu ile naklettiler ki: Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ben, ancak Allâh (c.c.)’un Kitabı‘nda helâl kıldığı şeyi helâl, haram kıldığı şeyi de haram kılarım.” (Beyhâkî)
İmâm-ı Şâfîi (r.a.) dedi ki: “Vahyin olmadığı konularda Allâh (c.c.), sünnete tabî olunmasını ve sünnete uymanın Allâh (c.c.)’un farzını kabul etmek demek olduğunu açıkça beyan etmektedir. Allâh (c.c.) Kerîm olan Kitâbında: “Resûl size neyi verdi ise onu alınız ve neden de yasakladı ise ondan da kaçınınız.” (Haşr s. 7) buyurmuştur.”
İmâm-ı Şâfîi (r.a.)’in delil olarak getirdiği âyet-i kerîmeyi Abdullâh İbn Mes‘ûd (r.a.) da, Resûlullâh (s.a.v.)’den bir şeyi kabul eden kimsenin, Allâh (c.c.)’un Kitâbın’dan kabul etmiş olacağı hususunda delil getirmiştir. Çünkü Kitap Resûlullâh (s.a.v.)’in sünnetine tabi olunmasını farz kılmıştır.
Beyhâkî ve Hakîm, Hasan Basrî (r.a.)’den naklettiler ki; Hasan (r.a.) dedi ki: İmran bin Hüseyin (r.a.) Nebî (s.a.v.)’den hadîs naklederken, toplulukta bulunan bir kişi İmran’a dedi ki: “Ya Ebû Nuceyd! Sen bize Kur’ân’dan bahset.”
İmran (r.a.) dedi ki: “Sen ve arkadaşların Kur’ân okuyorsunuz. O halde bana namazın içindeki hareketler ve namazın kaç vakit, kaç rek’at olduğu hususunda Kur’ân’dan bir bilgi verebilir misiniz? Bana; altının zekâtı, ineğin zekâtı, devenin zekâtı ve çeşitli malların nerelerden alınıp nerelere verileceği hakkında Kur’ân’dan bir bilgi verebilir misiniz? Lakin ben Resûlullâh (s.a.v.)’in bunları haber vererek, zekâtın bundan bu kadar, bundan bu kadar farz kıldığında yanında idim. Siz ise o zaman yoktunuz. Bunları bu sebepten dolayı sizlere anlatıyorum.
Adam İmran (r.a.)’e dedi ki: “Sen beni bu bilgilerle aydınlattın, Allâh (c.c.)’da seni aydınlatsın.”
(İmâm-ı Suyûtî, Miftâhü’l Cenneh, s.39)