Makdisî (r.a.) Ebû’d-Derda (r.a.)’den nakleder. Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki: “Sünnetin yok olmasından korkarak, sabah akşam sünneti öğrenmeğe giden kişi, sabah akşam Allâh yolunda cihad eden kişi gibidir. Kim ilmi gizlerse Kıyâmet gününde, Allâh (c.c.) onun ağzına ateşten bir gem vurmuş olarak yaratacaktır.” (Makdisi) Muaz (r.a.) dedi ki: Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki: “Ümmetimin içinde, sonradan dîne sokulan bid’atler çıktığı ve Ashabına dil uzâtıldığı zaman alimler ilimlerini açıklasınlar. Eğer ilimlerini ortaya koymazlarsa, Allâhü Te‘âlânın, Meleklerin ve bütün insanların la‘neti onların üzerine olsun.” (Makdisi) Velid b. Müslim’e denildi ki: Açıklanması gereken ilim hangi ilimdir? Velid dedi ki: “Sünnet’dir.” Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki: “Ümmetimden kim kırk hadis belleyip yaşarsa ve bu hadislerle insanları dinleri hususunda bir işte faydalandırırsa, bu kişi Kıyâmet günü âlimlerden biri olarak diriltilir.” (Makdisi) Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Kim sünnetlerden kırk hadîsimi naklederse Kıyâmet gününde Nebîlerle birlikte haşrolunacaktır.” (Makdisi) Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki:“Bir kişinin iki hadisi öğrenip, bununla kendisini faydalandırması ve bunu başkalarına öğreterek onları faydalandırması, altmış sene ibâdet etmesinden daha hayırlıdır.” (Makdisi) Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şüphesiz İslâm garîp başladı ve bu garîpliğine dönecektir. Garîplere müjdeler olsun.” (Makdisi) Denildi ki: Ya Resûlullâh! Garîpler kimlerdir? Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki: “Garipler, benim sünnetimi sevenler ve benden sonra Allâh’ın kullarına sünnetimi öğretenlerdir.” (Makdisi)
(İmâm-ı Suyûti, Akîdede Sünnetin Yeri, s. 107)