Mik’dam (r.a.)’dan rivayetle Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki: “Korkarım ki sizden bir adamın, koltuğuna yaslanmış rahat bir vaziyette iken, benden bir hadis nakledilir de o kişinin “Sizinle benim aramda Allâh’ın Kitabı vardır. Onda helâl bulduğumuzu helâl, haram bulduğumuzu da haram kabul ederiz” diyeceği bir zaman yaklaşmaktadır. Ancak, iyi bilin ki Resûlullâh (s.a.v.)’in haram kılışı da Allâhü Te‘âlânın haram kılması gibidir.”
Ebu’d-Derda (r.a.) dedi ki: Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki: “Sünnetin yok olmasından korkarak, sabah akşam sünneti öğrenmeğe giden kişi, sabah akşam Allâh yolunda cihad eden kişi gibidir. Kim ilmi gizlerse Kıyamet gününde, Allâh (c.c.) onun ağzına ateşten bir gem vurmuş olarak yaratacaktır.”
Muaz (r.a.)’da rivayetle Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki: “Ümmetimin içinde, sonradan dîne sokulan bid’atler çıktığı ve Ashabına dil uzatıldığı zaman alimler ilimlerini açıklasınlar. Eğer ilimlerini ortaya koymazlarsa, Allâhü Te‘âlânın, Meleklerin ve bütün insanların la‘neti onların üzerine olsun.”
Başka bir rivayette Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki: “Ümmetimden kim kırk hadis belleyip yaşarsa ve bu hadislerle insanları dinleri hususunda bir işte faydalandırırsa, bu kişi Kıyamet günü âlimlerden biri olarak diriltilir.”
“Kim sünnetlerden kırk hadîsimi naklederse Kıyamet gününde Nebîlerle birlikte haşrolunacaktır.”
“Bir kişinin iki hadisi öğrenip, bununla kendisini faydalandırması ve bunu başkalarına öğreterek onları faydalandırması, altmış sene ibadet etmesinden daha hayırlıdır.”
Başka bir hadis-i şerifte de Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şüphesiz İslâm garîb başladı ve bu garîbliğine dönecektir. Garîblere müjdeler olsun.”
Denildi ki: Ya Resûlullâh! Garîbler kimlerdir?
Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki: “Garipler, benim sünnetimi sevenler ve benden sonra Allâh’ın kullarına sünnetimi öğretenlerdir.”
(İmam-ı Suyutî, Akidede Sünnetin Yeri, s.107)