Osmanlı pâdişâhlarının yirmi üçüncüsü, İslâm halîfe-lerinin seksen sekizincisidir. Son derece zekî ve akıllı olan Sultan Ahmed Han ilk dersini şeyh-i sultanî Meh¬med Efendi’den aldı. Seyyid Feyzullâh Efendi’nin yıllarca tedrisâtı altında yetişti. Üçüncü Ahmed Han 22 Ağustos 1703’de pâdişâh ilân edildi. Bîat merasiminden sonra İstanbul’a gelip, Hazret-i Hâlid’in türbesini ziyâret ederek âdetler uyarınca Hazret-i Peygamberin (aleyhisselâm) Eyyûb Sultan’daki kılıcını kuşandı. Henüz otuz yaşlarında bulunan yeni pâdişâh, 1703 Edirne vak’asında isyânı çıka¬ranların elebaşlarını iyi bir siyâsetle yakalatıp teker teker cezâlandırdı. Baltacı Mehmed Paşa’yı sadrâzam yaptı. Devletin iç işlerini düzeltmek için çalışmalarına başladı.
Türk târihinde yeni bir devri, İbrâhim Paşa ile birlikte açmış olan bu kültürlü, ince zevkli, pâdişâhın en büyük eseri matbaa olmuştur. Sultan Ahmed Han, önceleri kitap¬ları el yazısıyla yazıp çoğaltan ve bununla geçinen binler¬ce hattat ve san’atkârı korumuş, zamanında birçok büyük kabiliyetin gelişip şöhret bulmasına yol açmıştı. Zamanın¬da Nedîm, Neyli, Nâbî, Nahîfi gibi dîvân edebiyatının dev şahsiyetleri yetişti. Sultan bunları himaye ettiği gibi kendisi de Necîb mahlası ile şiir yazıyordu. Yanyalı Es’ad Efendi, Herâtlı Kâbızî Mansürîzâde Fasîhi, Haleb kâdısı İlmî Efen¬di, Müstercizâde Abdullâh Efendi, şeyhülislâm Yenişehirli Abdullâh Efendi ve Nedîm gibi ilim ve fikir adamları bir araya gelip, doğu ve batı dillerinden tercümeler yapıyor-du. Avrupa’da çiçek aşısı henüz bilinmez iken İstanbul’da bizzat tatbik ediliyordu. Hattâ çiçek hastalığına yakalanan pâdişâhı; ser etibbâ (baş tabib) Mehmed Efendi, tabib Süleymân Efendi ve müneccimbaşı Mehmed Efendi te¬davi etmiştir. İyi bir nişancı olan üçüncü Ahmed Han, 85 adımdan tek bir atışta bir dînârı vururdu, dokuz yüz arşına ok atıp, Okmeydanı’nda adına taş diktirdiği bildirilmektedir.
(Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi, c.1 s.96-101)