Sultan Selim, amcası Sultan I. Abdülhamid’in vefatı üzerine Osmanlı Devleti’nin 28. padişahı olmuştur. Sultan Selim, tahta geçtiği zaman 25 yaşında bulunuyordu.
Saltanata çıktığı zaman, iki devlete karşı yapılan çarpışmalar, bütün şiddetiyle devam ediyordu. Belgrad, Avusturyalıların; Bender ise Ruslar’ın eline geçti, İsveç ile ittifak, Devlet’e bir fayda vermedi. Prusya ile yapılan ittifak, Avusturya’nın, muharebeden çekilmesine sebep oldu ve onlarla Ziştov Antlaşması yapıldı (1791). Yalnız kalan Ruslar ile de Yaş Antlaşması imzalandı (1792).
Askerî mağlûbiyetlere uğramamız, bir kısım devlet adamları arasında, kendi nizamımıza ve millî sistemimize karşı şüphe uyandırdı. Güya Devlet’i kuvvetlendirmek için Nizâm-ı Cedîd (Yeni Düzen) ismi ile anılan bir kısım düzenleme hareketine girişildi. Bunu tatbik eden adamlar; fikren gayet noksan, ciddî bir devlet ve namus görüşü olmayan, idealist olmaktan uzak kimselerdi. Bu insanları çoğu şahsî menfaatlerini ve zevklerini düşünüyorlardı. Bunların yaptıkları işler cemiyette, maddî ve manevî bir huzursuzluk doğurdu. Bunun sonucu olarak ise, Nizâm-ı Cedîd ordusuna yapılan harcamalar sebebiyle Kabakçı Mustafa hareketi oldu ve Selim Han tahtan indirildi.
Bir yıl sonra ise Alemdar hareketi yüzünden bu tahtan indirilmiş Padişah, emirle boğduruldu ve Lâleli Camii’nde babasının yanına defnedildi.
Sultan Selîm, 18 sene süren, büyük dâhilî ve haricî karışıklıklar ve muharebelerle geçen saltanat devrinde, Osmanlı Devleti’ni kuvvetlendirmek, ona eski şân ve şevketini kazandırmak için çalışmıştır. Ordunun içerisinde bulunan arabacı, kumbaracı ve lâğımcı ocaklarını geliştirmiştir. Mühendishâne-i Bahrî-i Humâyûn’u geliştirmiş ve bunun kara kısmını açmıştır. Tersaneyi, her çeşit savaş gemilerini yapabilecek hale getirmiştir.
(Ziya Nur Aksun, İslam Tarihi, c.3 s127)