“Hayır te’sîsleri, mevlid âyinleri ve dîn uğrunda büyük hizmetleri ile meşhûr olan Selçuklu hükümdârı Muzafferüddîn Gökböri’nin Erbil’de kurduğu hayır kurumları zamanına göre çok ileriydi. Bu konuda İbn-i Hallikân şöyle der: Hayır işlerinde hiçbir kimseden duyulmadık güzel hareketleri vardı. Her gün şehrin çeşitli yerlerinde muhtaçlara ekmek dağıtırdı. Bir yerden geldiği zaman evinin yanında toplanmış olan muhtâçları yanına çağırır, yaz ve kış mevsimine göre onlara para keseleri verir, kesenin içindeki paralar arasında bir iki veya daha fazla altın bulunurdu. Kötürümler ve körler için dört ev kurmuş bu evleri bu kişilerle doldurmuş, onlara ihtiyâçları olan şeyleri tahsîs etmişti. Her pazartesi ve perşembe günleri bu kişileri ziyâret eder ve onların hallerini sorardı. Onlara lâtife yapar, gönüllerini alırdı. Dul kadınlar, yetim çocuklar, sokakta bırakılmış süt çocukları için de evler yaptırmıştı. Bu süt çocukları için süt anaları tutmuş, bu evler için tahsîsatlar ayırmıştı. Her zaman buralarda oturanların durumunu kontrol eder, tahsisattan ayrı olarak onlara nafaka dağıtırdı. Yine şehirde kendisi tarafından yaptırılan hastahâneyi ziyâret eder, her hastanın başında durup gecesinin nasıl geçtiğini, nasıl olduğunu ve ne istediğini sorardı. Misâfirler için de ayrı bir ev (dârü’z-ziyâfe) inşâ ettirmişti. Dışardan gelen ilim adamları, fakîrler, sûfîler ve başkaları burada kalırdı. Buranın da özel tahsîsatı vardı. Burada kalanlardan biri, yola çıkacak olursa, yanına yiyecek ve diğer ihtiyâçları verilirdi.
Sibt bin el-Cevzî bunları anlattıktan sonra, “Erbil’de biri, bana O’nun senede mevlid için 300.000, hânkâhlar için 200.000 dârü’z-ziyâfe için 100.000, esirleri kurtarmak için 100.000, Hicâz için 300.000 dînar harcadığını söyledi.” der.”
(Prof. Dr. Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.334)