Yaratıcının varlığına delâlet eden delillerden biri de, O (c.c.)’un, “Ve Allâh’ın gökten indirip de, öldükten sonra yeryüzünü kendisiyle dirilttiği suda…” (Bakara s. 164) kavlidir. Bu buyruğun bir yaratıcının varlığına delâleti şöyledir:
O cisimler ve o cisimlerde bulunan yoğunluk, nem ve tatlılık sıfatlarıdır. Bunları yaratmaya, Allâh (c.c.)’dan başka hiç kimsenin gücü yetmez. Nitekim Cenâb-ı Hâkk, “De ki, söyleyin bakalım: Eğer sizin suyunuz batarsa, kim size fışkıran bir su getirebilir?” (Mülk s. 30) buyurur.
Allâhü Teâlâ, suyu insan hayatının sebebi kılmıştır. Faydası çok olduğu için de, “Söyleyin bakayım, o içtiğiniz suyu, bulutlardan siz mi indiriyorsunuz, yoksa indirenler biz miyiz?” (Vâkıa s. 68-69) ve “Biz, canlı olan her şeyi sudan yarattık. Onlar inanmazlar mı?” (Enbiya s. 30) buyurmuştur.
Hâkk Teâlâ, suyu insanın hayatını sürdür-mesinin sebebi kıldığı gibi, rızkının sebebi de kılarak şöyle buyurmuştur: “Rızkınız ve va’ad olunduğunuz şeyler göklerdedir.” (Zâriyat s. 22)
Büyük vâdileri dolduracak çok su bulunan bulutlar, gökte muallâkta dururlar. Bu durum da en büyük âyetlerdendir. Bulutlardan, bu suların, mahlûkatın ihtiyacı esnasında insan-lar dua ettiği zaman, menfaatlarına uygun miktarda yağması da büyük âyetlerdendir. Nitekim Cenâb-ı Hâkk, Hz. Nuh (a.s.)’dan naklederek, “Ve (onlara) Râbbinizden mağfiret taleb edin. Çünkü O, gaffar (çok bağışlayıcı)dır. Böylece size bol yağmur göndersin dedim.” (Nuh s. 10-11) buyurmuştur. (Fahruddîn ErRâzî, Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu’l-Ğayb, c.4, s.168