Nemîme, bir kimsenin saklı bir şeyini, istemediği bir kimseye ulaştırmak; yâhud bu şahsın bu gizli, saklı şeyinin kendisine getirilmesidir. Velhâsıl, insanlarda gördüklerini söylememelisin! Ancak onu anlatmakta bir müslümana dînî bakımdan bir yarar, yâhud bir günâh işlemekten alıkoymak gibi şeyler varsa, anlatabilir. Bir hadîs-i şerîfde: «Nemmamlık -koğuculuk- yapan Cennete girmez» buyuruldu. Kabir azâbının üçte biri nemîmedendir denir. Keleb (r.a.) anlatır: Benî İsrâilde kıtlık olmuştu. Mûsâ (a.s.) kaç defa yağmur’ duâsı yaptıysa da, kabul olunmadı. Allâhu Teâlâ, kendisine vahy gönderip: Aranızda söz taşımaya devam eden nemmâm bulunduğu sürece, senin de, beraberindekilerin de duasını kabul etmem» buyurdu. Yâ Rabbi, onu bildir de, aramızdan çıkaralım dedi. Bunun üzerine Allâhu Teâlâ: «Yâ Mûsâ, ben sizi nemîmeden men’ederken, kendim nemmamlık mı yapayım» buyurdu. Bu haberden sonra hepsi tevbe ettiler ve yağmur yağdı. Muâz bin Cebel’in (r.a.) Resûlullah’dan (s.a.v.) bildirdiği hadîs-i şerîfde: «Nemmamlar, kıyamette, maymun suretinde haşr olunurlar» buyuruldu. Efendimiz (s.a.v.) bizleri kötülerden ve en büyük kötülükten sakındırmak için ashabına: – Size en kötülerinizi haber vereyim mi, diye sordu. – Evet ya Resûlullah, dediler. Resûl-i Ekrem (s.a.v.): – Onlar söz taşıyarak dostların arasını bozanlardır, buyurdu. (Buhâri, Edebü’l-Müfred) Kim gıybet ve koğuculuk (laf taşıyıcılık) ederse, o bütün insanların nefretini kazanır. Çok konuşmak ayıp ve ar, dilini tutmaksa şeref ve vakardır. Gizlileri, ayıpları araştıran kalplerin sevgisini kazanamaz. Kendini öven, kendini bıçakla kesmiş olur. Nefsini yeren selamet bulur.
(Seyyid Alizade, Şir’atü’l İslâm, s.314)