Akrabaya sıla etmek vâcibdir. Ömrün bereketli olmasına sebeptir. Çok büyük sevâbdır. Sıla demek, unutmayıp yakınlık göstermektir. Ziyaret ile hediye göndermekle, eliyle veya diliyle yardım etmekle olur. En aşağı derecesi selâm vermek veya selâm göndermek ile olur. Sıla için muayyen bir zaman yoktur. Müslümanlar ne kadar zamanda sıla etmeyi âdet etmişlerse öyle yapılır.
Yakın sıla etmek, her halde vâcibdir. Fakat uzak akrabayı gün aşırı ziyâret etmeli yahut haftada bir yahut ayda bir kere ziyaret etmelidir.
Dostluğu, ziyaret ve yardımı kesmemelidir. Çünkü haramdır. Büyük günâhdır. Allâhü Teâlâ sıla-ı rahmi kesen kimseden, rahmetini keser ve onu helâk eder. Hadîs-i şerîflerde geldi ki, bir kavmin içinde sıla-i rahmi terkeden bulunsa, üzerlerine rahmet inmez, duâları kabul olmaz.
Anne ve babaya riâyet etmeli, yüksek sesle konuşmamalıdır. Bazı işlerine incinip öf! dememelidir. Âyet-i kerîmede, “Anne ve babaya öf! deme” buyuruldu. Bir başka âyet-i kerîmede, “Onlara acıyarak tevazu kanadını (yerlere kadar) indir ve: Ya Râb! Onlar beni çocukken nasıl terbiye ettilerse sen de kendilerini (öylece) esirge, de” buyuruldu.
Kızgın bakmamalıdır. Bir kimse anasına ve babasına alçak gönüllü olarak ve şefkât ve merhâmetle baksa, Allâhü Teâlâ ona çok sevâblar ihsân eder ve ona rahmet nazarı ile bakar.
Günâh olmayan emirlerini yapmalıdır. Zira, “Allâhü Teâlâ’nın indinde günâh olan şeylerde, insanlara itaat olunmaz” kâidesine göre günâh olan şeyde kimseye itaat caiz değildir. Bir kimsenin anası ve babası kâfir bile olsa, nafakalarını vermek ve hizmetlerini yapmak evlâdına vâcibdir. Küfür tarafına çekmezlerse, arada bir evlerine gitmek caizdir. Eğer küfür olan şeylerden birine davet etmesinden ve tedricen küfre çekmesinden korkulursa, evlerine ve yanlarına gitmesi caiz değildir. Bu vaziyet karşısında dostluğu kesmek vâcibdir.(Kadızâde Ahmet, Bîrgîvî VasiyetnamesiKadızâde Şerhi, s.227-228)