Sıhhatin Önemi

Sıhhatin Önemi başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Bedeni elden geldiği kadar hastalıklardan korumak ve sıhhati korumaya çalışmak farzdır. Çünkü Allâhü Te‘âla: “Kendi kendinizi tehlikeye atmayınız” (Bakara s. 195) buyuruyor.
Bu emre göre, bedenin sağlam kalmasına ve sıhhâtin devamına engel olan her şeye engel olmak icâp eder. Çünkü her şey sıhhâte bağlıdır. Beden sağlam ve sıhhât tam olmazsa din ve dünya işleri de tam olmaz. Onun için bazı İslâm büyükleri “İlim, beden ilmi ve dinî ilimler olmak üzere iki kısımdır” buyurmuşlar ve bedenin sıhhâtini dinî ilimlerden öne alarak, sıhhâtin ne kadar mühim olduğuna dikkat çekmişlerdir.
Biz Müslümanlar her güzel ve meşru işin en üstününü yapmakla vazifeliyiz. Sıhhât, Allâhü Te‘âlâ’nın bahşettiği en büyük nimetlerdendir. Allâh (c.c.)’un verdiği sıhhate şükretmek kulluk vazifelerindendir. İbn Ömer (r.a.)’in naklettiğine göre, Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allâh (c.c.)’dan, afiyet istenmesinden daha çok hoşuna giden bir şey istenmemiştir.” (Tirmizî)
İrade ve vaktimizi, sıhhâtimizin devamı için kullanmalı ve bu konuda asla ihmalkâr davranmamalıyız. İnsan sıhhatine dikkat etmezse Allâh (c.c.) da ona hastalık verir. Çünkü Allâh (c.c.)’un iradesi, kulların iradesi yönünde tecellî eder. Kul hastalanmasına sebep olacak şekilde hareket ederse, Allâh (c.c.) da onun hakkında hastalık yaratır. Onun için, biz kul olarak irade, güç ve kuvvetimizi iyi ve doğruları işlemek ve sıhhât için kullanmalıyız. İbn Abbas (r.a.)’in naklettiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İki nimet vardır ki insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman.” (Buhârî)
(Muhammed Alâüddin, El-Hediyyetü’l- Alâiyye, s.591-592)