Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: «Allah (c.c.)’ın kulları! Tedavi olun. Allahu Teâlâ derdi yarattığı gibi dermanı da yaratmıştır.» (Tirmizî ve İbn-i Mâce) buyurmuşlardır. Buradan hastalanan kişinin tedavi olmasının caiz olduğu ortaya çıkmaktadır.
Cenâb-ı Hakk (c.c.) derdi verdiği gibi, her derdin bir devasını da vermiştir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: «Şüphe yok ki Allah (c.c.) ölüm ve ihtiyarlık dışında hiçbir hastalığı ilaçsız yaratmadı.» (Müsned) «Allahu Teâlâ verdiği herhangi bir derdin şifasını da verir.» buyurmuşlardır, ölüm ve ihtiyarlık dışında her hastalığın ilacı olduğu bildirildiğine göre, hastaya düşen vazife, hastalığının ilâcını aramak olacaktır. Peygamber (s.a.v) Efendimiz: «Allahu Teâlâ her hastalığa bir ilaç yaptı. Hastalık kendi ilâcına rastlarsa Allah (c.c.)’ın izniyle yok olur.» buyurdular. Mûsâ Aleyhisselâm Allah-u Teâlâ’ya:
— «Ya Rab, dert ve derman kimdendir?» diye sorar. Allahu Teâlâ:
— «Bendendir» buyurur.
Musa Aleyhisselâm:
«O halde doktorlar ne yaparlar?» deyince Allahu Teâlâ:
«Paranızı alır, gönüllerinizi hoş ederler, tâ ki benim hükmüm gelinceye kadar. Benim hükmüm ya iyi olmanız yahut da ölmeniz» buyur