Şevvâl ayında altı gün oruç tutmak, sahîh hadîs ile sabittir.
Nebî (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ramazan-ı şerif ayında oruç tutup, ardından Şevvâl ayından da altı gün oruç tutarsa, bir yıl oruç tutmuş gibi olur”. Ebû Eyyûb (r.a.) buyurur ki, Resûlullâh (s.a.v.)’den “Bir gününe on gün mü?” diye sordum: “Evet” buyurdu.
Abdullah ibni Ömer (r.a.) rivayeti ile bildirilen hadîs-i şerîfde: “Ramazan-ı şerif ayı orucunu tutup, ardından Şevvâl ayında altı gün daha oruç tutan, günâhlardan, anadan doğduğu gün gibi sıyrılır, kurtulur” buyuruldu. Bu altı gün orucu tutmanın hikmetini, Allâh bilir, ama şöyle olsa gerektir: Allâhü Te’âlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de: “Bir sevâb işleyene, on sevab verilir” buyuruyor. Buna göre, Ramazan-ı şerîf için otuz güne, üç yüz günlük sevâb yazılır. Şevvâl ayındaki altı gün oruç da altmış gün yazılır. Böylece üç yüz altmış gün, ya’nî bir yıl oruç tutmuş gibi olur. İşte sevâb bakımından bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevaba kavuşur. Bir hikmeti de şu olsa gerektir ki, Allâhü Te’âlâ her iki cihânı altı günde yaratmıştır. Nitekim Allâhü Te’âlâ: “Muhakkak Rabbiniz, o Allâh’dır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı” (A’raf s. 54) buyuruyor. Bütün bunlar, bizim yararımıza yaratılmıştır. O halde, Şevvâl ayında altı gün oruç tutmamız, o fayda ve iyiliklerin şükrü olarak, bize sünnet olmuştur.
Bitişik tutulabileceği gibi ayrı ayrı da tutulabilir. Bitişik tutmak, ya’nî Ramazan bayramı olan Şevvâl’in birinci gününün akabinde, ikinci gün başlayıp, yedinci gün bitirmektir. Bunda iyiliğe acele etmek vardır. Nitekim Allâhü Te’âlâ: “Hayır işlerinde yarışırlar” (Âl-i İmrân s. 114) buyuruyor. Bâzı âlimler de, “Şevvâl ayının her on gününde ikişer gün oruç tutmalıdır” demişlerdir.
(Muhammed Rebhâmi, Riyadü’n-Nâsihîn, s.257)