İcâzet, zahirî din ilimlerinde veyâ tasavvuf-tarikat sahasında
olur. Bir kimsenin gerçekten din âlimi yahut tarikat şeyhi
olabilmesi için elinde geçerli ve hakikî icâzetname bulunması
icap eder. Her iki ilim dalı da kaynağını Resûlullâh (s.a.v.)
Efendimiz’den alırlar.
İcâzeti; tabiatiyle icazetli bir âlim verebilir. Böyle bir âlimin
derslerine yeterli müddet devâm eden talebe başarı gösterir
ve yetinirse ya kendi isteğiyle yahut onun istemesine lüzum
kalmadan bizzat hocası, liyakata ehliyet kazandığı için icazet
verir. Tarikatlarda da bir kimseye şeyhlik yâhud halîfelik ancak
icâzetle verilir. Medrese ilimlerinde icâzet ya bütün ilimler, yahut
sadece bâzı ilimler için verilebildiği gibi birtakım üstadlar tek
mevzuda, meselâ sadece hadîs okutabilmek veyâ muayyen bir
kitabı okutabilmek mevzuunda icazetname vermişlerdir.
Bilindiği gibi İslâmî ilimler ve faaliyetler iki ana bölüme ayrılır:
Zahirî ilimler ki bunlar medreselerde din uleması, fakihler,
müderrisler tarafından ilim talebelerine okutulur. İkincisi:
Ahlâka, tasavvufa ait ilimler hakîki tarikatler vasıtasıyla şeyhler
tarafından öğretilir. Birinci ilimlerde söz, ikinci ilimlerde hal (tavır,
hareket, yaşayış) esastır. Bir kimsenin gerçekten din âlimi
yahut tarikat şeyhi olabilmesi için elinde geçerli ve hakikî icazetname
bulunması icâp eder.
Ehl-i sünnet müslümanlığının bozulmadan, devâm edebilmesi
için şer’i ve tasavvufî (zahirî ve bâtınî) ilimlerin mutlaka
icazetli ulema ve şeyhler tarafından ümmete öğretilmesi gereklidir.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’den bu yana icazetli âlimler
İslâmiyeti iki yolla kendilerinden sonraki nesillere ulaştırmışlardır:
1- Talebe yetiştirerek, kendileri gibi icâzetli âlimler bırakarak.
2- Kitap yazarak. Tarikat büyükleri de yerlerine geçecek
şeyhler, halîfeler yetiştirdikleri gibi, İslâmî eserler de vermişlerdir.
Bu sûretle, yâni icazet silsilesiyle İslâmiyette bir kopukluk,
herhangi bir sapma olmaksızın, yegâne Hakk din dünyâya
indirildiği zamândan günümüze kadar ilk sâfiyetiyle devâm etmektedir.
Bu mukaddes emanetin bekçileri icazetli ulema ve
meşayihtir. (İmâm Zehebî, Büyük Günâhlar Ekbölüm, 273-275.s.)