Namazın rükünlerinden (rükû, secde, kıyam ve oturmak gibi) birini fazla yapan kimseye yahut sessiz okuması gereken yerde sesli okuyan veya bunun aksini yapan imâma sehiv secdesi yapmak vacib olur. Namazın (tekbir ve tesbihleri gibi sünnet olan) bir zikrini terk etmekle sehiv secdesi gerekmez.
Kıraati, birinci ve ikinci oturuşdaki tahiyyâtları, vitir namazındaki kunûtu ve bayram namazlarındaki tekbirleri terk etmek sehiv secdesini yapmayı lüzumlu kılar.
İki veya daha çok hata yapanlar hepsi için bir sehiv secdesi yaparlar.
İmâm yanılırsa sehiv secdesi yapar ve cemaatt‘da ona uyar. İmam secde etmeyince ona uyan cemaatt‘a secde etmez. İmâma uyan yanılırsa ne imâm ve ne de kendisi sehiv secdesi yapar. Cemaata sonradan katılan imâmla birlikte sehiv secdesi yapar ve sonra kalkıp kılamadığı rekâtları kılar.
Birinci oturuşu terk ettiğini kalkarken hatırlayan, eğer tam kalkmamış ve oturuşa daha yakın ise hemen oturur, tahiyyâtı okur fakat hemen hemen doğrulmuş ise bir daha geri dönmez ve sonunda sehiv secdesi yapar.Son oturuşta yanılıp kıyama kalkan, kalktığı rekâtın secdesine gitmedikçe geriye döner. Secdesine gitmişse ona altıncı bir rekât daha katar ve böylece bu namaz nafileye çevrilmiş olur.
İkinci oturuşda “tahiyyât” okuyacak miktar oturur ve sonra beşinci rekâta kalkarsa geri döner, selâm verir. Beşinci rekâtın secdesini yaparsa farzı tamamlanmış olur ve altıncı bir rekat daha ilâve eder ve sonunda sehiv secdesi yapar. Son iki rekât fazlalık, nafile olur.
Kaç rekât kıldığında şüpheye düşen kimseye böyle bir şüphe ilk geliyorsa namazı yeniden kılar. Fakat bu iş onun başına çok kereler gelmişse kanaatına göre hareket eder. Hiçbir şeye karar veremezse en azına göre namazını tamamlar. (Mevsilî, el-İhtiyar, s.247-253)