Namazı da saygı ve ta‘zim ile kılabilmek için bazı edeblere
uymak gerekir. Bunları yapmak fazîletlidir, daha çok sevâb
kazanmaya sebebdir. Şuurlu bir müslüman namazın ne kadar
büyük bir ibâdet olduğunu bilir, namaz sayesinde merhâmeti
geniş olan ezelî mabudunun manevî huzurunda bulunduğunu
anlar. O mukaddes mabûdunun kendisini görüp bildiğini düşünerek
son derece edebe riâyet eder. Görünüş haliyle tevâzû
belirten bir durum alır. Mümkün olduğu kadar kalbinin iç duygularını
dünyadan ve bayağı düşüncelerden korumaya çalışır.
Bunun içindir ki: “Namaz ancak kalb huzuru iledir.” denilmiştir.
Namazların başlıca edebleri şunlardır:
1. Namazda dışı ve içi ile bir sükûnet, bir huzûr ve Allâh’a
ibâdet duygusu içinde bulunmak.
2. Üst elbiseyi açık bulundurmayıp düğmelemek ve erkekler
için, yenleri varsa, ellerini yenlerinden dışarıya çıkarmak.
3. Kıyam hâlinde secde yerine, rükûda ayakların üzerine,
secdede burnun iki yanına, oturuşta kucağa, selâmda sağ ve
sol omuz başlarına bakmak.
4. Yalnız başına namaz kılanın, rükû ve secde tesbihlerini
üçten fazla yapması.
5. İkâmet alınırken “Hayye alel-felâh = Haydin Kurtuluşa”
denildiği zaman, imâm ve cemaat için ayağa kalkmak. İmâm
mihraba yakın bulunmazsa, her saf, aralarından imâm geçince
ayağa kalkar.
6. İmâm için “Kad kametü’s-salat = Namaz başladı” denildiği
anda namaza başlamak, imâm, bu hareketi ile müezzinin sözünü
doğrulamış olur. Bununla beraber ikâmet bittikten sonra,
namaza başlanmasında da bir sakınca yoktur. İkâmet alınırken
camiye giren kimse oturur. Sonra cemaatle beraber ayağa kalkar.
İkâmetin bitmesini ayakta beklemez.
7. Namazda esneme hâlinde ağzı tutmak ve dudakları
dişlerle olsun kapamak gerekir. Mümkün olmazsa sağ el ile
kapamalıdır. Öksürüğü ve geğirmeyi mümkün olduğu kadar
gidermek gerekir. Bütün bunlar güzel sayılan işlerdir. İbâdet
arasında yapılması gereken saygı belirtilerindendir.
(Ö. Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, s. 139-140)