Şöyle bir suâl sorulabilir “Sana iyilik gelirse Allah’tandır; kötülük gelirse kendindendir.” (En-Nisâ s. 79.) âyetinin ma’nâsı nedir?
Şöyle cevâb veririz: Her ne kadar kötülük, Allah ta’âlânm yaratmasıyla kuldan çıkmışsa da, edebe riâyet yönünden kötülük tek başına Allah’a nisbet edilemez, iki türlü nisbet (izafet) vardır. Biri izâfet-i tahkîkî ya’ni gerçekten bir şeyin başka bir şeye nisbet edilmesidir. Birisi de izâfet-i tek-rîmi’dir ki şereflendirmek için bir şeyin bir şeye nisbet edilmesidir. “Göklerin ve yerin mîrâsı, Allah’ındır.” (ÂI-İ imrân s. ıso.) âyeti izâfet-i tahkîkîye örnektir. İzâfet-i tekrîmiye örnek ise Allah’ın evi ma’nâsma beytu’llâh; Allah’ın devesi ma’nâsma nâkatu’llâh sözleridir. Burada ev ile devenin Allah’a nisbet edilmesi, bu iki varlığa ta’zîrri etmek ve bunlara üstünlük kazandırmak içindir.
Tâat ile ma’siyet izâfet-i tahkîkîye dâhil değildir. Tâat ile ma’siyetin Allah’a nisbet edilmesi i’tikâdı Cebriyye mezhebine âiddir.
Tâat ta’zim edilecek bir şey olduğu için tek başına Allah’a nisbeti caizdir ve bunun için de “Hayır Allah’tandır.” denilir. Ma’siyet ta’zim ve ikram görecek bir şey olmadığı için tek başına Allah’a nisbet edilemez. Ancak kötülük toplu olursa Allah’a nisbet edilir. Nitekim Allah ta’âlâ: “Onlara bir iyilik gelirse, bu Allah’tandır derler. Bir kötülüğe uğrarlarsa, senin tarafındandır, derler. De ki: Hepsi Allah kalındandır.” (En-Nisâ s. ya.â.) diye buyurmaktadır. Eğer bu cevâbımız seni tatmîn etmiyorsa, bu rnes’eleyi kâinattaki eşyaya benzeterek hükme varmağa çalış. Çünkü Allah ta’âlâ hakkında edebe riâyet için “kötü şeylerin ya’ni domuzların, yılanların, akreblerin yaratıcısıdır.” ta’biri kullanılmaz. Bunun yerine “O, her şeyin yaratıcısıdır.” denilir.
(İmâm-ı Mâturîdî (r.h.), Fıkhü’l-Ekber Şerhi)