Oruç tutacak kimsenin sahur yemeği yemesi müstehâbdır. Bunun vakti, gecenin sonudur. Alimlerden Ebû’l-Leys (r.h)’a göre, gecenin son altıda biridir. Resûlullâh (s.a.v.) “Sahur yiyiniz. Çünkü sahurda bereket vardır” buyurmuşlardır. Sahurun geciktirilmesi müstehâb ise de, ikinci fecrin doğup doğmadığından şübhe edilecek bir zamana kadar geciktirilmesi mekruhtur. Seher de, fecirden biraz öncesine kadar olan vakittir. Fecrin doğuşunda şübheye düşen kimse için faziletli olan, yiyip içmeyi bırakmaktır. Bununla beraber yiyip içse, orucu yine tamamdır. Ancak fecirden sonra yiyip içtiği anlaşılırsa, o zaman kaza etmesi gerekir.
Resûlullâh (sav.) “Gece şuradan (doğu tarafı) geldiğinde, gündüz şu taraftan (batı tarafı) gittiğinde ve güneş battığında oruçlu olan kimse iftar edebilir” buyurmuşlardır.” iftarı acele yapmak, yani akşam namazından önce oruç açmak müstehâbdır. Böylece oruç hâli, namazda kalbin huzuruna engel olmaz. Ebû Hüreyre (r.a.)’in nakline göre Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “İnsanlar iftarı geciktirmeden ilk vaktinde yaptıkları sürece bu dîn hâkim olmaya devam edecektir. Zîrâ yahûdîlerle nasârâ (hıristiyanlar) iftarlarını geciktiriyorlardı.” Resûlullâh (sav.) “Yüce Allah’ın ‘Kullarımın bana en sevimli olanı, iftarlarını geciktirmeyip ilk vaktinde yapanlardır’ buyurduğunu” haber vermişlerdir. Orucu hurma gibi tatlı bir şeyle açmak mendubdur (uygundur). Oruçlu kimse, güneşin batışından şübhe etse, iftar etmesi helâl olmaz. iftar edip de gerçek durum anlaşılmazsa, üzerine kazagerekir.
Ebu’d-Derdâ (r.a.)’in nakline göre Resûlullâh (s.a.v.), “Üç şey vardır ki bunlar peygamberlerin ahlâkındandır; iftarı geciktirmeden ilk vaktinde yapmak, sahuru geciktirmek, namazda sağ eli solun üstüne koymaktır” buyurmuşlardır.
(Ömer Nasûhi Bilmen (r.h.), Büyük islâm ilmihâli, 276-278.S.)
(Eşref Ali et-Tehânevî, Hadislerle Hanefî Fıkhı, 7.c, 77-78.S.)