Bir gün adamın biri elbisesini çıkararak kızgın kumların üzerinde yatıp yuvarlanmaya başladı. Bir yandan da kendi kendine  “Cehennem ateşini tat! Geceleri murdar bir leş gibi oluyorsun, gündüzleri ise kahraman kesiliyorsun” diyordu. O sırada, bir ağacın gölgesinde oturmakta olan Hz. Peygamber (s.a.v.)’i gördü ve yanına vararak:

“Ey Allâh (c.c.)’un Resûlü! Nefsim bana galebe çaldı” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) de ona: “Şunu bil ki göklerin kapıları senin için açıldı ve bütün melekler seninle iftihar ettiler” buyurdular. Sonra da Ashâbı (r.a.e.)’e dönerek “Kardeşinizin duâsından yararlanınız!” dediler. Bunun üzerine sahabilerin her biri ondan kendileri için duâ etmesini istediler. Hz. Peygamber (s.a.v.) de ona, hepsine birden duâ etmesini söylediler. O da şöyle duâ etti:

“Rabb’im! Takvâyı onlar için azık eyle ve kendilerini hidayet üzerinde bir araya getir!” Hz. Peygamber (s.a.v.) de onun için:

“Ey Rabb’im! Sen onu muvaffak eyle!” diye duâ ettiler. O da: “Allâh’ım! Onları cennetlik eyle!” dedi.

Hz. Peygamber (s.a.v.)’e bir gün kızgın kumlar arasında yatıp yuvarlanarak kendi kendisine; “Ey nefis! Geceleri uyku, gündüzleri ise tembellikle geçirir, sonra da cenneti umarsın” diyen biri geldi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) Ashabı (r.a.e.)’e: “Kardeşinizden duâ talep ediniz!” buyurdular. Sahabiler de ona: “Bizim için Allâh (c.c.)’a duâ et!” dediler. Adam:

“Rabbim! Onları hidayet üzerinde biraraya getir!” diye duâ etti. Sahabiler biraz daha duâ etmesini söylediler. Adam bu kez: “Ey Allah’ım! Takvâyı onlara azık yap!” dedi. Sahabiler bir kez daha duâ istediler. Hz. Peygamber (s.a.v.) de: “Kardeşlerinize biraz daha duâ et!” buyurdular.  Bunun üzerine adam: “Ey Rabbim! Onları muvaffak eyle! Kendilerini cennetine kabul eyle!” dedi.

(Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe,  c.3, s.80-81)