Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Sahabileri hakkında Müslümanlara düşen itikat borcu, onların, söz ve düşünce halinde yalnız iyilik ve doğruluğa layık olduklarıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor : “Sahabilerime dil uzatmayınız! Aranızdan biri Uhud dağı kadar altın sadaka verse, yine onların bir avucuna, yahud avucunun yarısına müsavi (denk) olmaz.” “Sahabilerime ikram ediniz! Zira onlar içinizden seçilmiştir.” Bunun gibi daha nice Hadîs. bize muazzez sahabilere son derece saygı ve sevgi göstermemiz ve isimleri her anılışta: “RadiyAllâhü anh – Allâhın rızası ona olsun” diye bağlılığımızı belli etmemiz için işarettir.
Müslümanlıkta en kat`i ölçülerden biri olan “icmaı ümmetümmetin toplu kararı” bunların varılmaz yüksekliği üzerinde kümelenmiştir. Bize yakışan da bunları ve Sahabilik nailiyetine ermiş her ferdi daima iyilik, doğruluk ye güzellik yolunda görmek. haklarında Allâh (c.c.)’ün devamlı rızası duasını etmek ve kendilerini, Nurların Nurunun açtığı yolda o yola sımsıkı baglı din kılavuzları bilmektir.
İslamiyetin başında ve vecd ifade eden günlerinde mevcut olmayıp sonraları yalan ve iftira, esassız hikayeler ve uydurma tarihler üzerine bina edilen bazı Sahabilere ait düşmanlıklar, sirayet etmiştir. Bu hezeyanların her türlüsünden sakınmak her Müslüman için borçtur. Sahabiler arasındaki ihtilâfları. Münazaaları, muharebeleri, gerçek esaslara ve makûl tevillere istinat ettirmek lazımdır. Onları araştırma ki tayin ve tespit etmek, hem akıl, hem din, hem örf, hem de rivayet yoluyla bizim haddimiz ve işimiz dahilinde değildir. Sade bu hadîs ölçüsü bile, Hz. Muaviye (r.a.) ve emsali gibi muazzez sahabilere dil uzatmanın korkunçluğunu gösterir. Âlemlerin Efendisi (s.a.v.) “Sahabilerim yıldızlar gibidir, hangisine isterseniz istikamet bağlayabilirsiniz” buyurmuşlardır. Hangi akıl ve kuvvet bu hadîsin çerçevesinden Hazreti Muaviye (r.a.)’i ihraç etmek imkânına malik olabilir?
(Necip Fazıl Kısakürek, Dininizi Öğreniniz-Gençler İçin)