Ebû     Hüreyre     (r.a.)  anlatıyor:    “Resûlullâh      (s.a.v.)
buyur-dular   ki:   “(Müslüman   erkeklerden)   kim,   Allah
yolunda,  İ’lâ-yı  Kelimetullâh  için,  devenin  iki  sağımı
arasında geçen müddet kadar savaşacak olsa cennet
kendisine vâcib olur.”
Peygamberimiz  (s.a.v.)  mübarek  âdetlerinden  biri  de
savaşa gidileceği zaman Medîne-i Münevvere’nin dı-şında
askeri     gözden      geçirmekti.      Onların     durumuna        ve
ihtiyâçlarına  bakar  ve  orduyu  düzene  sokarlardı.  Küçük
yaşta olanları  geri gönderirlerdi. Nitekim Uhud Savaşı  için
yola  çıktıklarında bir yere vardı, askeri gözden geçirdi ve
küçük   yaşta   olanları   “Henüz   çocukturlar”   diye   geri
çevirdi.  Bunlar  arasında  Abdullah  ibn-i  Ömer,  Zeyd  bin
Sabit,  Üsâme  bin  Zeyd,  Zeyd  bin  Erkam,  Berâ  bin  Azib,
Amr bin Hazm, Üseyd bin Zuheyr, Urâbe bin Evs, Ebû Sa’îd
el-Hudrî,  Semüre  bin  Cündüb,  Râfi  bin  Hadic  (r.a.e.)
Efendilerimiz vardı. Bunlar yaklaşık on üç, on dört yaş-ları
civarındaydılar, Onlara dönmeleri emredilince Hadic (r.a.)
“Yâ Resûlullâh, oğlum (Râfi) ok atmayı çok iyi bi-lir” diyerek
aracı  oldu. Râfi de izin alabilme arzusundan  dolayı  büyük
görünmek  için  topuklarını   yukarı   kaldırarak  dikiliyordu.
Bunun   üzerine   Peygamber   (s.a.v.)   ona   izin   ve-rince
Semûre bin Cündüb (r.a.), üvey babas ı  Mürre bin Sinan’a
“Peygamber (s.a.v.) Rafi’ye müsaade etti, bana müsâade
etmedi.  Halbuki  ben  Rafi’den  daha  güçlüyüm.  Eğer  o
benimle  güreşirse  onu  yıkarım”  dedi.  Peygamber  (s.a.v.)
ikisini güreştirdi. Gerçekten Semûre, Râfi (r.a.)’i yere yıktı.
Bundan dolayı Hz. Peygamber (s.a.v.) ona da izin verdiler.
Not:Ashâb-ı Kirâm’ın ahlâkı serisinin bir sonraki yazısı 2 Ekim’dedir.
(Ceylâna Muhammed Zekeriyya Kandehlevi, Amellerin Faziletleri,  149-150.5 )