Acaba sizler de, şu an sadece size özel olan bir şeyi görmek istemez misiniz?
“Evet” diyorsanız, eliniz kaldırıp parmaklarınıza bakmanız yeterlidir. Çünkü parmak uçlarınıza nakşedilen desenlerin benzeri başka hiçbir canlıda mevcut değildir. Her insanın farklı simalarda olmasının yanı sıra, parmak uçlarındaki desenlerinde biribirine benzememesi, Adem (a.s.) zamanından bu yana yaratılan milyarlaca insanın simasının ve parmak izlerini ilimde muhafaza eden bir Zat’ın varlığına delildir. Çünkü gelmiş geçmiş ve gelecek olanların farklılık taşıması, ancak o şekilde mümkündür. Ve ilahi bir kudretin tezahürüdür.
Bugün sadece Amerika Birleşik Devletlerinin polis arşivlerinde, 300 milyondan fazla insanın parmak izi mevcuttur. Bunlardan herhangi birisi bir başka şahsın parmak izine katiyyen benzememekte ve bu özeliğinden dolayı, güvenlik ve eminiyet teşkilatının vazgeçilmez yardımcısı olmaktadır.
Evet, parmak uçlarındaki çizgilerin varlığı ve mahiyeti, ancak 19. Yüzyılda keşfedilmiş, yani bu buluşun üzerinden iki asır bile geçmemiştir.
Oysa ki bu mukaddes kitabımız Kur’an, bu gerçeği 14 asır öncesinden haber vermiş ve bu çizgilerdeki inceliği, net bir şekilde gözler önüne sermiştir.
Cenab-ı Hak ahireti inkar edenlere hitaben şöyle buyurmaktadır: “İnsan, kendisinin kemiklerini aslâ bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet! (Bir araya getiririz!) (Biz) onun parmak uçlarını (parmak izlerine varıncaya kadar) düzenlemeye (eski hâline getirmeye) gücü yetenleriz.” (Kıyamet s.3-4)
İşte Kur’an’ın Allâh kelamı olduğunu gösteren bir şahit daha. Parmak uçlarınındaki inceliği kabul eden her insanın, bu hakikati de kabul etmesi gerekmiyor mu?
(Gerçeğe Doğru, c.1, Dergi 9, s.10-11)