Fıtır sadakası Ramazan-ı Şerîfin sonuna yetişen ve zaruri
ihtiyacından başka en az nisap miktarı bir mala mâlik
bulunan her hür müslüman için verilmesi vacip olan bir sadakadır.
Sevap için verilen, yaratılış atıyyesi demektir. Bu
sadaka, bir muavenet (yardımlaşma) dir. Orucun kabulüne,
ölünün sekaratından ve kabrin azâbından kurtuluşa bir vesiledir.
Yoksulların ihtiyaçlarını gidermeye, bayram gününün
neşvesinden onların da istifade etmelerine bir yardımdır.
Fıtır sadakası Ramazan bayramının birinci günü fecrin
doğmasından itibaren vacib olursa da bundan önce de sonra
da verilebilir. Fıtır sadakası nisap miktarı mala mâlik olan
her hür müslüman için vaciptir, velev ki çocuk veya mecnun
bulunsun. Bunların velileri bunların mallarından bu sadakayı
vermezlerse bunu kendileri baliğ olduktan veya sıhhat
bulduktan sonra ödemekle mükellef bulunurlar. Ramazan
ayında bir özürden dolayı oruç tutmakla mükellef olmayan
kimseye de fıtır sadakası vaciptir. Bir kimse kendi malından
zevcesinin veya büyük evladının fitrelerini izinleriyle verecek
olsa kifâyet eder. Bir kimse fıtrasını bir fakire, verebileceği
gibi bir kaç fakire de verebilir. Fıtır sadakası mükellefin bulunduğu
yerdeki fakirlere verilmelidir. Başka yerlere gönderilmesi
mekruhtur.
(Büyük İslâm İlmihali, s.363)
TEHLÎL, TESBÎH VE DUÂNIN FAZÎLETİ
Resûlullâh (s.a.v.): “Bir kimse günde yüz defâ, “Lâilâhe
illâhu vahde hû lâ şerike leh. Lehü’l mülkü ve lehü’l hamdü
ve hüve ‘alâ külli şey in kadîr” derse, o kimse için on
köle dengi sevâb olur. Ve kendisine yüz hasene yazılır.
Yüz günâhı da silinir. Bu onun için o gün akşam oluncaya
kadar şeytandan muhâfaza olur. Onun yaptığından daha
fazla bir iş kimse yapamaz. Meğer ki, onun yapacağından
fazla yapsın. Ve bir kimse günde yüz kere Allâh’ı hamd
ile birlikte tenzîh ederim derse; günâhları denizin köpüğü
kadar bile olsa sâkıt olur.” buyurmuşlardır.
(Sahîh-i Müslim Tercemesi, 11.c. 25.s.)