Sadaka-i fıtır, hür ve zekât verecek kadar mala sahip olana vâcibdir. Fitre ve kurban nisabı hesabına katılacak malın, ticâret için olması şart olmadığı gibi, elinde bir yıl kalmış olması da lâzım değildir. Ramazan bayramının birinci günü sabah namazı girdiği anda, nisâb mikdarı kadar mala sahip olmak şarttır. Burada evi, üç kat elbisesi, silâhı, binek vâsıtası, evde kullanılan eşya; âletler, hizmetçiler, meslek kitabları hesaba katılmaz. Hanımının ve küçük çocuklarının da fitresini verir.
Fitre olarak, yarım sa’ buğday, veya buğday unu verilir. Veya bir sa’ arpa veya hurma veya kuru üzüm verilir. Diğer hububat da arpa gibidir. (1 sa’: 1040 dirhem ki o da yaklaşık 3120 grama karşılık gelir.)
Önce sadaka-i fıtırı verip, sonra bayram namazına gitmek müstehabdır. Böylece fakir, bayram namazı esnasında yiyecek, giyecek düşünmez. Nâfi’ kitabında: “Böyle günde fakirleri dilenmekten ve istemekten kurtarınız” hadîs-i şerîfi yazılıdır. Bayram gününden önce verilen fitre kabul olur. Erteler ve bayram çıktığı halde fitre vermezse, borç düşmez. Vermesi lâzım olur.
Nebî (s.a.v.) buyurdu ki: “Oruç tutanın orucunu, boş ve fuhuş sözlerden temizlemek için sadaka-i fıtrı farz kıldı. Bayram namazından önce veren için, makbul zekât olur. Namazdan sonra veren için sadaka olur.” (Ebû Dâvud) Hattâbî bu hadîs-i şerîf’i şöyle açıklamıştır: “Sadaka-i fıtır, mal zekâtı gibi farzdır.” Bunu şöyle açıklarız: Resûlullâh (s.a.v.) de, Allâhü Te’âlâ’nın farz ettiği gibi farz etmiştir. Çünkü Resûlullâh (s.a.v.)’e itaat, Allâhü Te’âlâ’ya itaat olarak bildirilmiştir. Nitekim Allâhü Te’âlâ: “Kim peygambere itaat ederse, muhakkak Allâh’a itaat etmiş olur” buyuruyor. (Nisa s. 80)
(Muhammed Rebhâmi, Riyadü’n-Nâsihîn, s.260-261)