Hz. Âişe (r.anhâ)’ya Resûlullâh (s.a.v.)’in yatağının nasıl olduğu soruldu. O da:
– “İçi hurma lifi dolu deridendi” diye cevap verdi.
Âişe (r.anhâ)’dan: Bana Ensardan bir kadın geldi. Resûlullâh (s.a.v.)’in yatağının katlanmış bir aba olduğunu görünce hemen gitti, bana içi yün dolu bir yatak gönderdi. Resûlullâh (s.a.v.) gelir gelmez:
– “Bu ne ya Âişe?” dedi.
– “Ya Rasûlallâh! Ensardan falan kadın bana gelmişti. Senin yatağını görünce evinden bana bunu göndermiş” dedim.
– “Onu iâde et!” dedi. Ben de iâde etmedim. Bu yatağın evimde olması hoşuma gidiyordu. Sonra üç defa onu iâde etmemi söyledi ve:
– “İâde et onu ya Âişe! Allâh’a yemin ederim ki eğer ben isteseydim Allâhü Te‘âlâ benim için dağı taşı altın ve gümüş yapardı” buyurdu.
Cafer b. Muhammed babasından naklediyor: Hz. Âişe (r.anhâ)’ya, Resûlullâh (s.a.v.)’in kendi evindeki yatağının ne olduğu soruldu. O da:
– “İçi lif dolu, deri bir yataktır” diye cevap verdi.
Hz. Hafsa (r.anhâ)’ya Resûlullâh (s.a.v.)’in yatağının ne olduğu soruldu. Bunun üzerine Hafsa (r.a.) şunları anlattı: Kalın bir kumaştır. İkiye katlarız üzerinde uyur. Bir gece, onu dörde katlarsam daha yumuşak olur dedim ve dörde katladım. Sabah olunca Resûlullâh (s.a.v.) “Bu gece altıma ne serdin?” dedi. “Her zamanki yatağını fakat dörde katlamıştım, senin için daha yumuşak olur diye dü- şündüm” dedim. Bunun üzerine;
– “Onu eskisi gibi katlayın! Çünkü yatağın yumaşaklığı gece, teheccüde geç kalkmama sebep oldu, buyurdu”
diye cevap verdi.
(Yûsuf Kandehlevî, Hadislerle Müslümanlık, 3.c., 1319.s.)