Resulullah (s.a.v.) Efendimiz, Mekke’nin fethi günü Kabe’nin kapısının eşiğinde Kureyş reislerine hitaben buyurdu ki:
“Kendisinden başka hiç bir ilah olmayan bir olup şeriki bulunmayan (Allah) vadinde sadık oldu. Kulu­na yardım etti. Vahid olan Allah (c.c.), bütün hizipleri hezimete duçar etti. Agah olun! Herbir tesir, kuvvet, mal ve dem şimdi iki ayağımın altındadır. Ancak beytin muhafaza ve hacılara su temini vazifesi başka­dır.
Ey Kureyş cemaati! Muhakkak Allah (c.c.) cahiliyet ahlakını, babalarla öğünmeyi giderdi, insanlar hep Adem (a.s.)’den Adem (a.s.) de topraktandır. Sonra şu ayeti okudu: “Ey nas biz sizi bir kadınla, erkekten ya­rattık. Ve sizi tanışasınız diye kavim ve kabilelere ayır­dık. Allah (c.c.) katında en şerefliniz takvaca en ileri olanınızdır. Muhakkak Allah Teâlâ Alîm ve Habir’dir.”
“Ey Kureyş cemaati Benim size ne yapacağımı umarsınız?” Dediler ki “Hayır umarız sen kerim kar­deş kerim kardeşin oğlusun.” Resulullah (s.a.v.) bu­yurdular ki: “Ben de size Yusuf (a.s.)’un kardeşlerine söylediğini söylerim. Benden size başa kakma yoktur. Gidiniz, hepiniz serbestsiniz.”
(M. A. Köksal, İslâm Tarihi, c.10)