Resûlullâh (s.a.v.)’i sevmekte sadık olan kimse, Resûlullâh (s.a.v.)’i sevdiğini kendinde gösterendir. Bunun birinci alâmet ve işareti; Resûlullâh (s.a.v.)’e uymak, O (s.a.v.)’in sünnetini işlemek, söz ve fiillerine tabi olmak, emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kaçınmak, güçlük içinde olsun, kolaylık halinde olsun, kızmış halinde olsun, kızmamış halinde olsun O (s.a.v.)’in edepleriyle edeplenmektir. Bunun şahidi ise Allâh te’âlânın şu sözüdür:
Habîbim de ki: “-Eğer siz Allâh’ı seviyorsanız, hemen bana uyun ki, Allâh da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Zira Allâh çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. (Âl-i İmran s. 31)
İkinci delil ve şahidi; Resûlullâh (s.a.v.)’in emirlerini ve (yapılması için) teşvik ettiği hususları kendi nefsinin hevâsına ve şehevî isteklerine uymasına tercih etmesidir.
Üçüncü şahidi ise; Allâh’ın rızasını, kulların kızmasına tercih etmektir.
Peygamber (s.a.v.)’i sevmenin alâmetlerinden dördüncüsü; O (s.a.v.)’i çok hatırlamaktır. Çünkü kim bir şeyi severse onu çok anar.
Resûlullâh (s.a.v.)’i sevmenin alâmetlerinden beşincisi; O (s.a.v.)’e ulaşmağı, kavuşmağı çok arzulamaktır. “Çünkü her seven sevdiğine kavuşmağı ister.”
Resûlullâh (s.a.v.)’i sevmenin altıncı alâmeti; O (s.a.v.)’i çok anmakla beraber, O (s.a.v.)’e çok ta’zim ve hürmet etmek, O (s.a.v.)’i zikrederken, huşu, hudu içinde bulunmak, O (s.a.v.)’in ismini işittiğinde içi sızlamaktır.
Resûlullâh (s.a.v.)’i sevmenin alâmetlerinden yedincisi; Resûlullâh (s.a.v.)’in sevdiği kimseyi, ehl-i beytinden olan kimseleri, ensar ve muhacirlerden O (s.a.v.)’in ashabını sevenleri sevmek ve onlara düşmanlık yapanlara düşman olmak, onlara buğz edenlere buğzetmekdir.
Bir kimseyi seven, onun sevdiğini de sever. Peygamberimiz (s.a.v.)’in bütün sevdiklerini sevmek, sevmediklerini de sevmemek şarttır. Hatta mubah olan ve canın çektiği hususlarda da böyle olmalıdır.
(Kadı ‘Iyaz (rh.a.), Şifâ-i Şerîf, 406.s.)