Resûlullâh (s.a.v.)’i ruhen ve itikâden sevmek lazımdır. Allâh (c.c.)’a gerçek kul olmak isteyenler, O (s.a.v.)’in muhabbetinde yarışmakta, en yüce makâmı onun sevgisinde bulmakta, bu aşkla ölmeyi, şehâdet mertebesinden üstün bilmektedirler. Bu sevgi, mü’min için ruhun gıdası, kalbin nuru ve hayatının gayesi ve bütün saadetin anahtarıdır. Bu hayati gıdadan mahrum olanlar, mânen ölüdürler. Kalplerinde bu muhabbet nuru yanmayanlar, mânen karanlıkta batmışlardır. O (s.a.v.)’in sevgisi, imâna kuvvet, basîrete nur, âmellere ihlâs, yüce hal ve makâmlara basamaktır. O (s.a.v.)’in sevgisi dünyada velilik, kabirde dirilik ve mahşerde gölgelik verir. O (s.a.v.)’in sevgisi ile cennet yolu açılır. Bu iksirden mahrum olanlar, bu dünyada ebter ve ahirette de erzeldirler. Allâh (c.c.), O (s.a.v.)’i sevmeyi yüce kitabında emretmiştir: “Ey Resûlüm, de ki: Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, karılarınız, soylarınız, kazândığınız mallar, geçersiz olmasından korktuğunuz bir ticaret, hoşunuza giden meskenler size Allâh ve Resûlünden ve onun yolunda cihaddan daha sevgili ise, artık Allâh (c.c.)’un emri (azâbı) gelinceye kadar bekleyin. Allâh fasıklar topluluğunu hidâyete erdirmez.” (Tevbe s. 24) Peygamber (s.a.v.)’de şöyle buyururlar: “Beni evlâdınızdan, babalarınızdan ve bütün insanlardan daha fazla sevmedikçe, hiçbiriniz imân etmiş sayılmaz.’’ (Buhari) Yani kamil mümin olmaz. Resulullah (s.a.v.)’i sevmek, ancak O (s.a.v.)’i insanların en büyüğü olarak bilmek ve inanmakla, O (s.a.v.)’e en büyük tazim ve saygıyı beslemekle mümkündür. O (s.a.v.)’i sevmek, yolunda yürümek ve mübarek ruhlarına bol bol Salât-ü Selâmları okumakla, kabr-i şeriflerini her fırsatta ziyaret etmekle, mübarek isimlerini tazimle söylemek ve isminin geçtiği zamanlarda O (s.a.v.)’e salâvat getirmekle mümkündür. O (s.a.v.)’i sevmek, yasak ettiği şeylerden ölümden kaçar gibi sakınmakla, onun güzel ahlâkıyla ahlâklanma ve bu ahlâkı aile efrâdına da vermekle, iki cihana saadet kaynağı olan ve O (s.a.v.)’e nazil olan kitaba, Kur’ân’a sarılmakla mümkündür. (Mehmet Çağlayan, Ehl-i Sünnet ve Akaidi, s.149)

Bir Yorum Bırak